1600 yılında Roma’da yakılarak öldürülen Giardano Bruno söylemiş. Ne gördüğüm gerçeği gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım, katılırım.
X X X
ÇAKALLAR KARANLIĞI SEVERLER, ALACAKARANLIĞA BAYILIRLAR. Çünkü alacakaranlığın içindeki giz, korku, bilinmezlik, bir ölüm vardır. Nerede, kimin olduğu, ne yapacağı, kimin kime tuzak kurduğu o alacakaranlık içinde belirsiz olur. Tam da çakalların ağzının suyunun aktığı ölüm anları.
X X X
ÇAKALLAR GÜÇLÜ HAYVANLARIN ARKASINDA YALNIZ GÜÇSÜZ, ÇEKİNGEN ama KURNAZ HAYVANLARDIR. Hep bir güçlünün ardına saklanırlar. O nedenle aç kalmazlar. Diğer hayvanlar, çakalları sevmezler. Çünkü dostlukları yoktur, güvenilmez. Hayvanlar, çakallara arkalarını dönmezler.
X X X
ÇAKALLAR, ANCAK BİR ARAYA GELDİKLERİNDE BİR GÜÇ OLUŞTURURLAR. BİRLİKTE SALDIRIRLAR, GÜÇSÜZ HAYVANLARA.
Aslanların, kaplanların, leoparların krallığı vardır da çakalların bir boku yoktur. Aslanlar ortalıktan çekilince leş atıkları yemek için dökülürler ortalığa.
X X X
Demem o ki, çakalları tanımakta fayda vardır. Hayvanlar âleminin aşağılık yaratıklarıdır. Her an, her yerde karşınıza alacakaranlıkta bir çakal çıkabilir.