Kula Kul Olmanın Bedeli: Cehennemin Dibine Giden Yol
Kime Şikayet Etmeli?
Tarih boyunca birçok toplum, liderlerine ve otorite figürlerine saygı ve itaat göstermiştir.
Fakat bu saygı ve itaat, kimi zaman aşırı boyutlara ulaşarak "kula kul olma" şeklini almıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'ndan miras kalan bu durum, maalesef Cumhuriyet döneminde de tam anlamıyla ortadan kaldırılamamıştır.
"Büyükler" olarak nitelendirilen kişilere tapınma derecesinde bağlılık gösteren bir toplumda yaşıyoruz.
Emeklilik yaşını çoktan aşmış, saçları ak pak olmuş adamlar bile, güç sahiplerinin karşısında el pençe divan durmaktadır.
Bu durum, Türk milletinin etine kemiğine işlemiş bir gelenek haline gelmiştir.
Kula Kul Olmanın Sonuçları
Kula kul olma geleneği, bir toplumun ilerlemesini ve gelişmesini engelleyen en büyük etkenlerden biridir.
Bu gelenek, aklın ve bilimin önüne geçerek, toplumda liyakat ve üretim yerine yalakalık ve yağcılığın önünü açmaktadır.
Güç sahiplerine tapınmayı ilke edinmiş bir toplumda, kalite, bilgi ve üretim gibi kavramlar göz ardı edilmektedir.
Cehennemin Dibine Giden Yol
Yüzyıllardır aklını kaliteye, üretime, bilgiye ve bilime değil de kula kul olmaya takmış bir toplumun gideceği yer bellidir: Cehennemin dibi.
Bu gelenekten kurtulamayan bir toplum, gerilemeye ve çöküşe mahkumdur.
Ne Yapmalı?
Bu geleneği kırmak için öncelikle eğitim sistemimizden başlamamız gerekiyor.
Eğitim sistemimiz, öğrencilere eleştirel düşünmeyi, sorgulamayı ve özgürce fikirlerini ifade etmeyi öğretmelidir.
Ayrıca, liyakat ve üretime dayalı bir toplum inşa etmek için gerekli adımları atmamız da şarttır.
Kula kul olma geleneği, bir gecede yok edilebilecek bir gelenek değildir.
Bu gelenekten kurtulmak için uzun soluklu bir mücadeleye ihtiyaç vardır.
Bu mücadelede, toplumun tüm kesimlerinin bir araya gelerek ortak bir çaba göstermesi gerekmektedir.
Unutmayalım ki, özgür ve gelişmiş bir toplum inşa etmek için kula kul olma geleneğinden kurtulmak zorundayız.
Eğitimci Yazar
Soner Atabek
