Av. Namık HAVUTÇA 24 ve 26. Dönem Balıkesir Milletvekili
Çiftçilerimizin mağduriyeti acilen giderilmelidir.
“Bir zamanlar çeltik biçilen topraklarda şimdi sararmış ot biçiliyor . Bandırma’dan Gönen’e, Misakça’dan Manyas’a uzanan ovada çiftçi artık sadece ürün değil, umut da ekiyor.”
Marmara Bölgesi’nin verimli toprakları yıllardır Türkiye’nin buğday, mısır ve çeltik ambarı olmuştur. Özellikle Bandırma-Gönen Ovası, hem sulak yapısı hem üretim kültürüyle tarımın kalbi sayılırdı. Ancak son yıllarda bu bereketli topraklarda bir sessizlik, bir yorgunluk bir yılgınlık var. Traktörlerin gürültüsü azaldı, su kanallarında akış zayıfladı, çiftçinin umudu tükeniyor .
Üretimdeki bu gerileme, sadece iklim koşullarının değil, yanlış ve kısa vadeli tarım politikalarının da bir sonucu.
Marmara’nın Kalbi Kuruyor
Türkiye çeltik üretiminin yaklaşık %70’i Marmara Bölgesi’nde yapılıyor. Bu üretimin büyük kısmı Edirne, Balıkesir, Çanakkale ve Bursa illerinde gerçekleşiyor. Edirne 2024’te 391 bin tonla ilk sırada, hemen ardından Bandırma-Gönen Ovası geliyor. Ancak bu verimli ovada üreticiyi zorluklar kuşatmış durumda: Gönen Barajı’ndaki su seviyesi her yıl biraz daha düşüyor, mazot, gübre, ilaç fiyatları çiftçinin belini büküyor, tarım kredi borçları ve enerji giderleri üretimi sürdürülemez hale getiriyor.
Misakça’nın Hikâyesi
Misakça Köyü’de Çeltik tarımının 60-70 yıllık öyküsü var .Güney Marmaraya Çeltik tarımını getiren köy. Gönen ve Manyas yıllar sonra bu tarıma başlıyor, Çeltiğin  tarımsal üretiminin yaşadığı değişimin en yakın tanığı. Bir zamanlar köyü saran çeltik kokusu, yerini borç ve belirsizlik kokusuna bıraktı. Köy kahvesinde artık ürün verimi değil, bankalara ve kooperatiflere   ödenecek borç konuşuluyor. Bir çiftçi şöyle anlatıyor:  “Bir dönüm çeltik için 2.500 lira mazot, 3.000 lira gübre 2.000 lira ilaç ,2000 lira işçilik masrafı ediyoruz. Hadi tarla şu an kendimizin icra da versek topu zarar .Ürün para etmiyor, borç katlanıyor. Artık toprağa değil, borca çalışıyoruz.”
Bir Yaşam Biçimi Tehlikede
Bandırma ve Gönen ovalarında tarım sadece ekonomik bir faaliyet değil, bir yaşam biçimidir. Çiftçi tarlasında yalnızca ürün değil, geçmişinden gelen emeği ve onuru da işler. Ancak son 10 yılda ekilen alanlar %20 azaldı, genç nüfus köyleri terk etti. Mazot fiyatları 2012’ye göre %600, gübre %800, enerji maliyetleri ise %1000’in üzerinde arttı. Bu artışlar karşısında üretici, emeğinin karşılığını alamıyor. Oysa toprağa sırt çevirmek, geleceğe sırt çevirmektir.
Çözüm Mümkün
Çiftçilerin Zararları karşılanmalıdır 
2025 yazını DSİ ‘nin hatalı su yönetimi nedeniyle tarlalarının yarısını biçemeyen köylünün zararları tazmin edilmelidir. Zira bu zararın oluşmasında çiftçinin hiçbir kusuru ve eksiği yoktur. Zira çiftçi ekiminde ,tohumunda ,gübresini ilacını hizmetini eksiksiz yapmış olmasına rağmen sadece su verilmediği için tarlaları kurumuştur. Zararın tek sorumlusu tarlaya su vermeyen Sulama Birliğidir. Hal böyleyken DSİ gelin  Görün ki vermediği suyun taksitlerini köylüden istemektedir, bu duruma ne söylenebilir ki yazık ki yazık.
Çiftçinin sesi duyulmak istenirse çözüm de mümkündür:
- Bölgesel su yönetimi yeniden planlanmalı,
- Mazot ve gübre destekleri artırılmalı,
- KDV kaldırılmalı,
- Çeltik üreticisine alım garantisi sağlanmalı,
- Tarımsal borçlar yeniden yapılandırılmalıdır.  Bandırma-Gönen Ovası, doğru desteklerle yeniden Türkiye’nin gıda güvencesi merkezi olabilir.
Toprak Susarsa, Sofra da Susar
Tarlanın sesi kısılırsa, sofranın sesi de kesilir. Misakça’da, Gönen’de, Bandırma’da üretici yalnız bırakılmamalıdır. Çünkü bu topraklarda alın teri kurumadan ürün yetişir. Ve o ürün, bir ülkenin onurudur.04.11.2025
Av. Namık HAVUTÇA 24 ,25,26. Dönem Balıkesir Milletvekili
                
        
                