Rifat Serdaroğlu (SERDARCA)

Tarih: 14.12.2024 17:13

DEVLETİN KANINI EMENLER

Facebook Twitter Linked-in

Türk Devletinin kanını emdiler! Bilerek, planlayarak ihanet ettiler ve
sınırımıza İKİ adet TERÖR ÖRGÜTÜNÜ yerleştirdiler.
Yarınlarda ülkemizin canı çok yanacak. Yeni sığınmacı istilaları yaşayacağız. Sorumlular AKP-MHP-HÜDA PAR Genel Başkanları ve Türk Milletinin güvenliğini sağlamakla görevli ASKER ve SİVİL üst düzey Bürokratlardır!
Golani denen kafa kesiciye direksiyonu teslim edenler, varacakları yeri görünce çok şaşıracaklar. Atatürk’ü, Türk Devletinin Dışişleri Bürokratlarını dinlemediniz. “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesinin ne olduğunu anlayamadınız. Gidişinizi çabuklaştırdınız…

FETÖ-PKK-IŞİD-Tarikatlar ve diğer terör sülükleri, devlet damarından kan almadıkça, devlet ananın memesinden emmedikçe hepsi yok demektir.
Bu alçakların devletten beslenmelerini ve küresel çetelerin desteklerini durdurun, bir anda basit birer çete olurlar ve devlet güçlerinin yumruğunu yedikleri anda yok olur giderler.
Öncelikle yapılması gereken, bu örgütleri yaratan emperyal güçlere teslim olmuş ve devlet kapılarını bunlara açan “Ahmak Siyasetçileri” demokratik yolla yok etmek ve bağımsız yargı önünde hesap vermelerini sağlamaktır.

Terör örgütlerinin ortak özelliklerinden biri, olduklarından güçlü ve büyük görünmek istemeleridir. Biri bin yapmada çok ustadırlar. Hele devleti yönetenler “Ahmak, Saf, Cahil ve Hain” siyasetçilerden oluşuyorsa, örgütler bunları “Kandırıp” aldatırlar.

17/25 Aralık 2013 Yolsuzluk-Hırsızlık-Rüşvet ve Sıfırlama olaylarından önce, ülke gündeminin bir numarasına FETÖ oturtuldu. FETÖ, Türk Kamuoyuna öyle büyük bir canavar gibi takdim edildi ki, çoğu insan korkusundan hiçbir alakaları olmamasına rağmen bu örgüte para ve güç yardımında bulundu!
Gerçek öyle mi acaba? Bu örgüt Erdoğan’ın dediği gibi çok güçlü mü?

FETÖ, 2010 yılında “Eşrefpaşalılar” diye bir sinema filmini gösterime koydu.
Film Fethullah Gülen’in hayatını anlatıyordu. Gülen rolünü, Mavi Marmara aktivistlerinden olan Sinan Albayrak oynadı. Filmin teşekkür kısmının en başında şu yazıyordu! (O’na Sonsuz Teşekkürlerimizle…)

Cemaat, filmin çokça seyredilmesi için kendi gazete ve televizyonlarında olağanüstü reklam yaptı. Cemaat üyeleri, İmam Hatip Okulları filme otobüslerle taşındılar. Film tam 23 hafta, yani, 161 gün oynadı.
161 günün sonunda filmi 486 bin 833 kişi izlemişti.

Aynı anda gösterime giren “Recep İvedik1” ise sadece 17 gün oynadı.
17 günde 3 milyon 150 bin kişi izledi! Bir tarafta milyonlarca liralık reklamlar, insan taşımalar, zorlamalar karşılığında yaklaşık 500 bin kişi, diğer yanda Şahan Gökbakar’ın Recep İvedik tiplemesi, 3 milyon 150 bin kişi…

Değerli Okurlar;
Şu sorulara, hepimiz kafamızda yanıt arayıp sorgulamalıyız;
-Erdoğan ve AKP, Cemaate bu kadar güç ve yüz verip devletin kozmik odalarına kadar sokmasaydı, CIA’nın eğittiği Cemaat militanlarını devletin en hassas birimlerine yerleştirmeseydi, özellikle güvenlik bürokratlarından yalakalar ile değil de, ehil kişilerle çalışsaydı, 15 Temmuz kanlı darbe girişimi Türkiye’nin başına gelir miydi?
-Erdoğan ve AKP, “Çözüm Süreci” diye elinde silah olan katillerle masaya oturup, onları Türk Devletinin muhatabı yapmasaydı!
Valilere emir verip Askeri kışlasına, Polisi Karakoluna tıkıp, tüm Güneydoğu bölgesini PKK’nın emrine vermeseydi, kilometrelerce tünel-barikat yapılırken görmezden gelmeseydi, 2002 yılında sıfır noktasında devraldığı terör, bugünkü seviyesine gelir miydi?

-Erdoğan ve AKP, “Başımıza gelen tüm kötülüklerin sebebi Suriye Politikamızdır” noktasına daha işin başında gelebilseydi ve bizi Ortadoğu bataklığına sokmasaydı! El-Kaide ve türevlerine Türkiye’nin şehirlerinde yaşam hakkı tanımasaydı, canlı bombalar sebebiyle kaybettiğimiz insanlarımız yaşıyor olmayacaklar mıydı?

Erdoğan ve AKP, sınırlarımızı Peşaver’e çevirmeselerdi, Ortadoğu’nun tüm teröristleri, katilleri, manyakları ülkemize dolmasaydı, PKK bu kadar militanını Türkiye’ye sokabilir miydi?
Bir kez daha söyleyelim:
Devleti yönetmeye talip olanların, hata yapma-kandırılma-aldatılma hakları
asla yoktur. Yapılan yanlış kasıtlıysa onun adı ihanettir. Kasıt yoksa yetersizliktir. Her iki halde de ülkeyi yönetenler “Siyasi Sorumlulardır.”
Ne yaparlarsa yapsınlar, nereye kaçarlarsa kaçsınlar, isterse yer altına girsinler, Türk Milletinin huzurunu bozanlar mutlaka hesap vereceklerdir…

Sağlık ve başarı dileklerimle 15 Aralık 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —