Doğa tahrip ediliyor. Doğa bu tahribatın intikamını mutlaka alır. Giresun da doğanın intikamını nasıl aldığını yaşadık. Onu unutmayın. Kaz dağlarında altın aranması yabancı bir şirkete verildi. Kaz dağları büyük tahribata uğradı. Şu altın arama işini kendimiz çıkaramıyorsak. Yabancılara verilmesin. Bizden sonra gelecek nesillere kalsın. Hiç değilse yeraltı milli servetimiz gelecek nesillere armağan olarak kalsın. Rize ikiz derede bir dram yaşanıyor. Rize yediden yetmişe bu drama odaklanmış durumda. Oradaki dram tarihi bir roman olacak cinsten bir dram. Kadını erkeği bu drama odaklanmış durumda. Nerede ise her çam ağacının başına bir bekçi konulmuş duruma gelmiş. Kadınlar elinde Türk bayrağı ile ağacın tepesinde nöbet tutuyor. Jandarma onlarla uğraşıyor. Ne tuhaf bir olay? Jandarma eskiden ağaç kesenleri engellemek için çaba harcardı. Şimdi ağaç kesenleri korumaya çalışıyor. Vatandaş arazisine ve doğasına sahip çıkmak için. Canla başla direniyor. Günlerdir bu olayla ilgili bir çalışma yok. Olayları iktidar olayın akışına terk etmiş gibi gözüküyor. İktidardan hiç ses seda yok. Bu şirketler bu vatandaşlardan daha mı kıymetli? Bu şirketler doğadan daha mı saygılı? Bu şirket bugün vardır. Yarın olmayacaktır. Fakat Rize halkı hep olacaktır. Öyle dağlar var ki? Hiç ağaç yok, her tarafı kayalık. Taşa ihtiyacı olanlar taş ihtiyaçlarını oralardan karşılasınlar. Bir yere hayat veren vadiden bu taş ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmasınlar. Bu olaylar yalnız Rize de yaşanan bir olay değil. Ülkenin her yerinde yaşanan bir olay. Çok uzak değil 6-7 ay önce kaz dağlarında da yaşandı. Yine Cengiz inşaat yanılmıyorsam bakır madeni çıkarmak için. Yer tespiti için gittiler. Körfezdeki vatandaşların tepkileri ile karşılaştılar. Vatandaş arazisine ve doğasına sahip çıkmak için. Mücadele ediyor. Buralar kırsal alan olduğu için jandarmanın görev alanına giriyor. Vatandaş jandarma ile karşı karşıya getiriliyor. Jandarma tarafında gözaltına alınıyorlar. İktidar toprağı araziye çevirmeye çalışıyor. Araziye çevrilmesi demek ranta çevirmek demektir. Bir yere bir şey yapılmaya karar veriliyor. Gidiyorlar oranın en verimli tarım sahası olan yere yapmaya kalkıyorlar. Böyle şeyler bir dağın eteklerine yapılsın. Bir tepeye yapılsın. Köylünün tarım yaptığı ve iyi verim aldığı bir yerlere yapılmasın. Tarım alanları her geçen gün bunun için azalıyor. Mesela elektrik santrali yapılacak. En verimli ovanın orta yerine bu elektrik santralini yapılıyor. Köylü ne kadar direnirse dirensin vazgeçilmiyor. Dediğim dedik çaldığım düdük deniyor. TOKİ evleri böyle vatandaşın ektiği biçtiği yerlere yapılıyor. Bir iktidar nasıl vatan toprağını korumaya çalışıyorsa. Ayni hassasiyeti doğayı korumak içinde göstermelidir. Doğa ne kadar tahrip edilirse. Doğa olayları da o kadar çok olur. Heyelan oluşur. Doğaya karşı gelinemez. Karşı gelmeye kalktığınızda doğa bir gün gelir intikamını alır. Ateşe, güneşe ve doğaya dik bakılmaz. Şimdiye kadar doğayı elimizden geldiği tahrip ettik. Hiç değilse bundan sonra tahrip edilmesin. Çünkü doğanın intikamını aldığını yaşayarak gördük. Bu gördüklerimizden ders alınmalıdır. Saygılarımla.
Türküm, doğruyum, çalışkanım, ilkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! 08-05-2021 Mustafa KOÇAL
