Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Nur Hancıoğlu, gördüğüm kadarıyla uzun süre her şeyi içine atmaya çalışarak sustu, sustu ama duayen sendikacı (!) İpek Çetinkuş’a hak ettiği dersi verdi.
Çetinkuş’un, Murat Ergöz’ün başkanlığındaki Kent Konseyi’nin Yürütme Kurulu’nda yaptıklarını, hırstan gözü dönmüş bir şekilde masaları yumrukladığını, psikolojik ve sözlü şiddet uyguladığını açıklarken, çok çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Bunlardan birkaçını tekrarlamakta yarar var.
X “İpek Çetinkuş, benim Kent Konseyi Meclis Başkanı seçilmemi bir türlü hazmedemedi. Bana karşı hep tavırlıydı.”
X “Kendini, kadın hareketinin lideri olarak gördüğünden, boşluğa düştü ve oyuncağı elinden alınan bir çocuk gibi hareket ediyor.”
X “Paralel Kadın Meclisi oluşturmaya çalışıyor ve bunun için emekçi kadınları bölmekten bile çekinmiyor.”
X “Yanındaki kişiyle (Dilek Karaaslan) sürekli tribünlere oynuyor.”
X “Kadın hareketi ‘Küçük olsun, bizim olsun’ düşüncesi içinde hareket ediyorlar.”
X “Kadın yürüyüşüne katılmak için hazırladıkları pankartların, hangi partinin binasında hazırlandığına bakın.” (Gerçekten önemli)
X “Hırsı ve egosu nedeniyle Kent Konseyi ve Kadın Meclisi’ni çalışmaz duruma getirip, başarısız kılmak istiyor.”
Daha ne desin, Nur Hancıoğlu?
Gerek İpek Çetinkuş ve gerekse önceki dönem Kadın Meclisi başkanı Dilek Karaaslan, kendilerini çok akıllı, herkesi aptal sanıyorlar. Kafalarını kuma gömerek, görünmediklerini sanıyorlar. Ancak büyük hırs ve egoları gövdelerinden akıyor.
Anlamadığım bir nokta şu:
İpek Çetinkuş ve Dilek Karaaslan, madem ki Kent Konseyi Meclis Başkanlığını kendileri için bu kadar önemli görüyorlar, öyleyse neden medeni cesaret gösterip, genel kurulda aday olmadılar. Olup da boylarının ölçüsünü alsalardı!
İpek Çetinkuş, Kent Konseyi Yürütme Kurulu’na, seçimi kaybeden Özel Aydın’ın listesinden giren üç isimden biri. Diğer iki üye, Murat Ergöz’ün başkanlığındaki konseyin çalışmalarına Bandırma adına destek verirken, Çetinkuş ise tam tersi, köstek olma çabası içinde. Yürütme Kurulu’nda sürekli huzursuzluk yarattığını öğreniyoruz.
Duayen (!) sendikacı İpek Çetinkuş’a anımsatmakta yarar var. İstifa diye bir olay var, hiç duydun mu? İstifa edip gitsene! Kent Konseyi’nin huzurunu bozmaya ne hakkın var?
Bilmiyorum, Nur Hancıoğlu’nun bu açıklamalarına ve benim değerlendirmelerime bir yanıtın olacak mı?
Haydi, sen de bir basın toplantısı düzenle de, seni de dinleyelim.
Gerçekten ne anlatacağını merak ediyorum, duayen (!) sendikacı…
Gelelim, Dilek Karaslan’a…
Haberin yok galiba… Senin Kent Konseyi Kadın Meclis Başkanlığın bitti. Sen, herkese “Ben, şöyle başkandım, böyle başkandım. Çok başarılıydım” masalını anlatarak, kendini avutmaya devam et ve önce belediyedeki işine odaklan. İşini sakın aksatma…
Ha, şunu da unutma ki, şu andaki Belediye Başkanı seni işe alan Tolga Tosun değil… Ona göre…