Murat KARAHAN

Tarih: 06.09.2024 18:16

Fotoğrafların Bıraktığı İzler - 3

Facebook Twitter Linked-in

Fotoğrafların Bıraktığı İzler yazı dizisinde bu hafta ömrünün her safhasını, ülkesinin geleceğine ve var oluş mücadelesine adayan bir adam. Kara Afrika’nın ünlü kabilelerinden biri olan Kikiyu kabilesi mensubu. Babasını hiç göremeyen bu adamı, amcası ve büyükbabası büyüttü. 1905 Yılında İskoç misyonerleri tarafından himaye altına alındı. Yaklaşık on yıl boyunca bu yaşantı böyle devam ederken, Hıristiyanlaştırılıp John Peter adı verildi.

1922 Yılında doğduğu toprakların ilk özgürlük ateşini yakmaya adını değiştirmekle başladı. Jomo Kenyatta olarak adını değiştirip, Londra’ya gitti. 1929 Yılında üniversite eğitimine başladı. O dönemin en iyi hocalarından eğitim aldı. Kenya Dağı’na bakarken adlı eserini o yıllarda yazdı. Rusya’ya gidip, Moskova Üniversitesi Antopoloji Bölümünde okudu…

1944 Yılında Kenya Afrika Birliği’ne geçti. Bu birlikte, Afrikalı öğrencilere bağımsız okullar kurup, eğitim almalarını destekledi.  O yıllarda Afrika’da beyazlara karşı yürütülen mücadele birliğine başkanlık etti. Bağımsız bir Afrika’nın önümüzdeki yüz yılda ancak var olabileceğini her zaman dile getirdi. 1952 Yılında İngilizler tarafından, ülkesi için vermiş olduğu bağımsızlık mücadelesine karşı tutuklandı. Uzun yıllar hapishane ve sürgün hayatı yaşadı. Verilen bağımsızlık mücadelesi yerini özgürlüğe bıraktıktan sonra, Kenya Ulusal Bağımsızlık Eylemi zafere ulaştı…

1963 Yılında Kenya Cumhuriyeti kurulduğunda Jomo Kentyatta içinde özgür olma günleri başlamış oldu. Halkı için yaptıklarından ötürü, önce başbakanlığa sonra da Kenya Devlet Başkanlığına getirildi. Birçok devletin, bağımsızlığını ve özgürlüğünü kazanması koca bir ömür ister. İşte tam elli yıl süren bu mücadelenin sonunda, bir ülkede özgürlüğünü bu adam sayesinde kazanmıştı. Kendi halkı için özgürlük mücadelesini tamamladığında tam atmış dört yaşındaydı…

Emperyalizmin kara kıtanın, kara gözlü insanlarına yaptıklarını meşhur şu sözlerle dile getirmişti.  “Avrupalılar geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde ise topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapatıp dua etmeyi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda baktık ki İncil bizim elimizdeydi. Topraklarımız ise beyazların olmuştu.” Ne acıdır ki, söylemiş olduğu bu sözleri, Afrika coğrafyasındaki ülkelerin tamamında ağır bir şekilde hissedilmiştir.

Batı üç yüz milyonun üzerindeki insanı İslam dininden uzaklaştırmıştır. Ellerine İncil, köylerine kilise, şehirlerine misyoner evlerini açarak, yoksul halkları hedef almıştır. Kendi ülkelerinde köle misali alınıp satılmıştırlar. Her karış toprağında zenginlik fışkıran Afrika, zenginliklerini başka ülkelerin emrine vermiştir. Şimdi bir dilim ekmeğe muhtaç milyonlarca insan yine Emperyalizmin bekçileri tarafından tarumar edilip içlerinde iç savaşlara sürüklenmiştir. 

Afrika tarihindeki en önemli şahsiyetlerden biri olan Jomo Kenyatta’nın ne demek istediğini hala anlamayan devlet adamlarının olduğu bir kıtadır. Afrika’nın her bir karış toprağından çıkan petrol, kömür ve altın yataklarını yalnızca batılı ülkeler işletmektedir… 

Fotoğrafların bıraktığı izler maalesef ki, asırlardır aynıdır. 

Maalesef ki, asırlardan akan kanın rengi aynıdır. 

Maalesef ki, asırlardır bu tiyatroda oynanan oyun aynıdır. 

Maalesef ki, milli kimlik ve tam bağımsızlığına kavuşması, artık mümkün olmayan Afrika’nın kara kıtasının talihi de aynı kalacaktır…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —