Bu haftaki yazımı 125 yıl önce yaşanmış bir olaydan seçtim. 1899 Yılının Şubat ayı. Philistine dergisinin köşe yazarı olan Elbert Hubbard bir makale kaleme alır. Makale kısa sürede Amerikan’ın her yerinde gündem olur. Makaleden etkilenenlerin sayısı bir anda milyonları bulur. Köşe yazarı Elbert Hubbard’ın kaleme aldığı makalenin adı “Garcia’ya Mektup”tur.
Makaleden en çok etkilenenlerden biri de New York Merkez Demiryolu İşletme genel müdürüdür. Makaleyi yayınlayan dergiden izin aldıktan sonra tüm demiryolu çalışanlarına bu makalenin dağıtılması talimatını verir. Binlerce makale basılır. Genel müdür “Bu çavuşu örnek alınız” notuyla dağıtımını yaptırır.
Makale dalga, dalga Amerikan’ın her yerine yayılır. Derken başka ülkelere, başka kıtalara kadar makale ulaşır. Rus Devleti makaleyi alıp New York’ta olduğu gibi Rus Demiryolları Genel Müdürlüğüne talimat verip, Rusca’ya çevirip tüm demiryolu çalışanlarına dağıttırır. Derken Japonya’ya oradan başka ülkelere gider, ülke dillerine çevrilip yayınlanır.
Rusya’ya tekrar geri dönersek, demiryolu çalışanları makaleyi birebir uygularlar. Rus Ordu mensupları makaleden çok etkilenir. Makale aslında bir mektuptur. Rus Ordusu bu mektubu resmileştirip bütün ordu mensuplarına dağıtılmasına karar verir. Bunu diğer ülkelerde uygular. Orduya, resmi çalışanlara, vs. derken iş büyür gider. Öyle ki, O dönemde yüz milyon adet basılıp, dağıtıldığı söylenir.
Çoğumuzun haberi bile olmadığı yüz yılın en önemli olayları arasında yer alan Garcia’ya Mektubun hikayesine özetle yavaş, yavaş gelelim…
1898 Yılındaki Amerika İspanya Savaşı esnasında, ABD. Başkanı çok acele olarak Küba’daki General Garcia’ya bir haber göndermek ister. Ancak bunun kolay olmayacağını da bilir. Garcia Küba’nın en yüksek, en tehlikelerle dolu dağlarının birindedir. Üstelik Garcia’nın nerede olduğunu Amerikan istihbaratı da bilmemektedir. O tarihte kendisine posta veya telgrafla ulaşmakta mümkün değildir. Tek yol Amerika başkanının bir mektup kaleme alacağı ve bu mektubu da birinin ulaştıracağıdır.
Başkan düşünür, taşınır ve kendini çok çaresiz hisseder. Nerede olduğu, hangi dağlarda saklandığı bilinmeyen bir adama kim mektup ulaştıracaktır. Kim gidip de birini bulup, ona başkanın mektubunu verecektir. Olacak iş gibi görünmese de birilerinin bunu yapması gerektiğinin de herkes farkındadır. Başkan ordudaki üst rütbeli subayları çağırır defalarca toplantı yapar.