Taylan Özgür KÖŞKER (Güne Özel Hikayeler)

Tarih: 26.09.2020 01:05

GURBET ELDE YOLLARIMIZ BAĞLANDI

Facebook Twitter Linked-in

Göç geçer, geçer ayrılıklar baladı

                        Bize böyle pay kalır... 

                                               Yılmaz Odabaşı

            Büyük usta buralardan terki diyar eyleyeli sekiz yıl olmuş. Onu her dinlediğimde çocukluğumun mis gibi kokuları burnumda tüter. Yufka ekmek, davullu, zurnalı, halaylı düğünler, köyün serin yelleri, kentin çemen ekmek yediğim günleri bir bir gözümün önünden geçer. Hele ki türkü başkenti yurdumun biter biter gülleri...

      Bakılmaz mı gözden dökülen yaşa

      Gör ki neler geldi o garip başa

      Hasret etti bizi kavma kardaşa

      Bir ayrılık bir yoksuzluk bir ölüm..

            Nice sultanları tahttan indirir

            Nicesinin gül benzini soldurur

            Nicesini gelmez yola gönderir

            Bir ayrılık bir yoksuzluk bir ölüm...   diyerek Karacaoğlan'ın sözlerini havalandırmıştır.

            Onun ustalarından biri babasıdır. Muharrem Ertaş... Dayısı Hacı Taşan'dır... Daha söz var mı bunların üstüne söylenecek. Muharrem Ertaş da Hacı Taşan da bıraktıkları eserlerle yaşıyorlar, yaşayacaklardır.

     Gurbet Elde Yollarımız Bağlandı

     Gurbet elde yollarımız bağlandı

     Durnalar ne haber yardan ne haber

     Hasretiyle garip bağrım dağlandı

            Durnalar ne haber yardan ne haber

            Yüce dağlar başı boran mı kar mı

            Durnalar o yardan bir haber var mı

            Yardan ayrılması size de zor mu

                Durnalar ne haber yardan ne haber

                Yar zülfünü tel tel edip düzdü mü

                El içinde garip garip gezdi mi

                Gizli sırlarını size çezdi mi

                       Durnalar ne haber yardan ne haber

                       Bir Garib'im terk eyledim yurdumu

                       Açamam kimseye gizli derdimi

                       Sevdiğim sizlere beni sordu mu

                       Durnalar ne haber yardan ne haber...

            O, yüzyılların ağırlığını, ustalarından aldıklarını taşıyarak günümüze taşıdı. Fakat, tüm bunları kendine özgü tarzıyla bir oya gibi işledi, yeniden yarattı. Sanırım sanatın özünde de bu vardır. Kendi kişiliğinle, dünyaya bakışınla onu yeniden yaratmak... 

            O, herşeyden önce halkın sanatçısıydı. Gönül insanıydı. Halkın gönlünde taht kurdu sözünün gerçek karşılığıydı.      

            İnsan ölür ama ruhu ölmez

            Bunca mahlukat var hiçbiri gülmez

            Cehennem azabı zordur çekilmez

            Azap çeken hayvanları gördün mü?    

            Usandım bu canımdan amman aman  derdimle geze geze...

            Neredesin sen?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —