Bazı gerçeklerin üzeri örtülemez, Bandırma Limanı kurulduğu 60 yıldan beri şehri toz içinde bırakmış, insanları nefes alamaz hale getirmiştir.
Liman tam da kent ile iç içe bir yer olan Aşağı istasyon semtine kurulmuştu. Deniz, Ticaret Odası yakınlarına kadar geliyordu… İçinde göbek taşının da bulunduğu o güzelim sahil Bandırmalılar’ın yüzme yerleriydi…
Limandaki tozdan en fazla zarar gören, etkilenen de Aşağı istasyon semtindeki mahalle halkı oluyor.
Limanda meydana gelen toz o bildiğimiz sokak tozlarından değildi. Mesela ithal edilen tahıl ürünleri mutlaka ilaçlıdır. Bu ilaçlar insan sağlığına zararlı tarım ilaçlarıdır. Hele bor tozları hepsinden zararlıdır. Döküldüğü yerde ot bitmiyor...
Sözde açıkta tahmil-tahliye yapılmayacaktı.
Protestolara rağmen açıkta dökme şeklinde tahmil-tahliyeler bugüne kadar hep yapıldı. Üstüne üstlük Bagfaş ve sülfürik asit fabrikası zehirli baca dumanlarını da unutmayalım.
Son yıllarda artan tarım ürünleri ithalatı nedeniyle limanda toz bulutu çoğaldı. Bandırma’nın hâkim rüzgârı kuzeyden esen poyraz rüzgârı nedeniyle şikâyetler de en çok Paşabayır, Paşakent, Paşakonak, Yeni Mahalle ve Ayyıldız Mahalleleri’nden geliyor ama Bandırma’nın öbür yarısını ne yapacağız?
Öbür yarısı dediğimiz güney ve batı yönünden esen rüzgâr nedeniyle toz içinde kalan mendirekte yürüyenler dâhil, Haydar çavuş, Hacıyusuf, Dere ve Sunullah Mahalleleri… Bu mahallelerde yaşayanlar pek farkında değiller. Bu mahalle halkının şansı güney ve batı rüzgârlarının yılda çok az esmesiydi… Ama estiği zaman mendirekte yürüyemezsiniz…
Limanda açıkta tahmil-tahliye yasak olduğu bilindiğine göre zehir solumaya devam mı edilecek?
Bandırma doğalgazın gelmesinden sonra kömür tozu solumaktan kurtulmuştu ama limandan gelen zehirli tozlar ne olacak!..
3-5 gün süren angusların kokusunu da çabası ama fazla aldırmaya gelmez. Hiç olmazsa zehirli toz gibi ciğerlerimize yapışmıyor…
Konuyla ilgili kim yetkiliyse kim ilgiliyse kaymakamlık, belediye, ticaret odası, ticaret borsası, kent konseyi, muhtarlar…
Söze gerek kaldı mı?