Olacak iş mi? Görüntülü ve sesli kayıt yapmak yasaklandı. Görüntülü ve sesli kayıt yapmak polislerin özel hayatına giriyormuş. Bu yasak emniyet genel müdürlüğü tarafından yayınlandı. Gösterilerde ve eylemlerde polisin müdahalesini görüntülemek ve ses kaydına almak yasaklandı. Bu polisin özel hayatına girmek olarak sayılıyormuş. Allah aşkına bunun özel hayatla ne alakası var? Bugün TV de gördüm.
Bir basın mensubu çekim yapıyordu. Polis görüntü almak yasak diye basın mensubuna bağırıyordu. Bütün milletin psikolojisinin bozulduğu gibi polislerinde psikolojisi bozuldu. Böyle olmasa bir Türk polisinin bir kadını yerlerde sürüklemesi olmazdı. Polislerde kendilerine verilen emri uygulamak durumunda. Kanaatime göre bir eylemi önlemeye giderken. Polislere ne yapın yapın eylemi önleyin talimatı veriliyor.
Yoksa bir Türk polisi bir kadını veya erkeği öyle yerlerde sürümez. Şimdi bir polis bir eylemciyi yerlerde sürüyerek gözaltına alamaya götürüyor. Bunun resmini çekmek polisin özel hayatına mı giriyor? İki gurup birbirine girmiş kavga ediyor. Poliste bunları ayırmaya veya ortamı yatıştırmaya çalışıyor. Bunu çekmek polisin özel hayatına mı giriyor. Polis ile mücadeleye giren ve polise mukavemet gösteren birisini polis bir kenarda sıkıştırmış dövüyor. Böyle bir durum olsa bir dereceye kadar haklılık olduğu kabul edile bilinir.
Bir eylemde amir polise bağırıyordu. Vur deyince tabanca ile değil tabi. Copla vur diye bağırıyordu. Bağıran ekibin amiri yukarı tükürse bıyık. Aşağı tükürse sakal. Ne yapacak görevinden olmamak için? Belki karşısındaki kardeşi de olsa copu vuracak. Çünkü emir demiri keser. Polis orantısız güç kullanıyor mu? Kullanıyor çünkü sistemin gereği böyle. Çünkü sisten sindirme ve yıldırma sistemi. Bir toplumun sesini duyura bilmesi için. Eylem yapmak demokratik hakkıdır. Dış ülkelerde böyle eylem yapanları polis koruyor.
Bu eylemcilere dışarıdan bir müdahale olmasın diye. Çünkü onlarda demokrasiye bağlılık var. Ülkede ne demokrasi kaldı. Nede fikir hürriyet kaldı. Geçmiş zamanda ki iktidarların istediği tek şey vardı. Konuşan Türkiye olmasını istiyorlardı. Şimdi konuşan Türkiye değil. Konuşmayan susan Türkiye arzu ediliyor. Vatandaş da bana dokunmaya yılan bin yaşasın hesabı susmaya mecbur kalıyor. Bir ülkede vatandaşın fikir hürriyeti kısıtlanıyorsa. O ülkede demokrasiden bahsedilemez.
AKP iktidara geldiğinde vatandaşlara şu vaatte bulundu. 3 Ye ile mücadele edeceğiz vaadinde bulunuldu. Yolsuzluktan ve yoksulluktan vazgeçtik. Yasaklar ile de mücadele edeceklerinin vaadinde de bulundular. Nerede ise her şey yasaklanıyor. Görüntülü ve sesli kayıt yapmak yasaklanıyor. Bunun anlamı ülkede olan bitenden vatandaşın haberi olmasın. Ot gibi yaşasınlar denilmek mi isteniyor? Devamlı olan bir olaydan bahsedelim.
Sokakta adam karısını resmen dövüyor. Yani kadına şiddet uygulanıyor. Böyle bir olayıda bir basın mensubu görüntülemiş. Bu görüntüyü çeken suçlu mu oluyor? Böyle olunca bu şiddeti uygulayan kişi bu basın mensubunu mahkemeye verir. Görüntülü ve sesli kayıt yapmak yasak. Sen beni nasıl görüntülersin diye mahkemeye vermenin yolu açılmış oluyor. Artık iyice yasaklı bir ülke olduk. Allah sonumuzu hayır eylesin. Her şeyin çivisi çıktı. Saygılarımla.
Türküm, doğruyum, çalışkanım, ilkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! 03-05-2021 Mustafa KOÇAL
