Bu balık başka balık!
Denizlerin beti bereketi!
İnsanların kirlilik ve zehir saldırısında canlılığı bitiverecek olan denizlerimizin cefakâr, fedakâr, cesur balığı…
Sen de olmasan yandık!
İnsanlar, ne kadar ahlâksızca saldırsa da, terk edip gitmiyor yurdunu, direnip duruyor, yaşam alanı için, çocuklar için, güzel insanların yemesi için…
Bu balık, başka balık.
Bu balık istavrit.
X X X
Hele tablada oynayanı yok mu?
Pırıl pırıl, açık mavi, diri diri, nazlı nazlı oynayışı da yok mu?
Deli ediyor beni.
X X X
Bir de tavada pişerken, kuyruğunu kaldırması da yok mu?
Gel de çıldırma!
X X X
Denizin bu bereketli balığı da olmasa var ya, balıkçıların vay haline!
Şu güzelim denizi kirleten, zehirleyen, balıkçıların yaşam alanını, çoğalmasını yok eden açgözlü, ahlâksız, cahil insan sürüsü…
Şu iç derenin yetmiş iki çeşit balığını yok eden veba virüslü insanlara direnen güzelim balık…
Sezon mezon, ay may, yaz kış, gece gündüz, poyraz lodos dinlemez, dört dolanır bu kirli sularda.
Ha babam çoğalır. Küçükleri de başka lezzetlidir ya, “kıraça” derler adına, yerken yanlışlıkla parmaklarını da yersin. “İstavrit vaaar” sesini duydum mu fırlarım yerimden, dayanamam.
X X X
Bu balık başka balık.
Her sofranın zenginliği
Yanına bir de Hasan Çavuş tahin helvası koydun mu,
Yeni Rakı’nın kadehini hazırladın mı, değmeyin keyfime!
BAYAN İSTAVRİT
SENİ YİYECEĞİM!
Güzelliğine, diriliğine, şu kalkık kuyruğuna, lezzetine dayanamıyorum.
İyi ki varsın!
Sağlığına!
