KAHRAMANMARAŞI HAARPLADILAR MI YOKSA FAYI SUNİ OLARAK KAYDIRDILAR MI?
DEPREM ÖNCESİ SİYASİ GERGİNLİK: BİR ŞEYLER OLACAK AMA NE OLACAK?
Daha ortada fol yok yumurta yokken Ocak ayının son günü AB üyesi 9 ülke İstanbul’daki konsolosluklarını güvenlik nedeni ile geçici bir süre için kapatma karar aldı. Bir şeyler olacaktı. Rivayetler mutelfti ama ilk akıllara gelen İstanbul’da büyük bir terör saldırısı olabileceği şeklindeki yorumlardı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu konsoloslukların kapatılmasına ilişkin, "Türkiye'ye karşı psikolojik harp yürütülmektedir. Her şey çok net ve açıktır. İstikrarlı bir Türkiye olmasın da ne olursa olsun anlayışıyla hareket edilmektedir" şeklinde bir açıklama yaptı ve "Yıllarca bize dost ve müttefik gibi gözüküp çuvalın içine girip bizi bir yılan gibi sokmaya çalışanların kim olduklarını biz biliyoruz. Madem Türkiye’ye dostsunuz ve müttefikiniz niye organize ettiğiniz, arkasında olduğunuz İstiklal Caddesi patlamasını Türkiye'yle paylaşmadınız? Çünkü 15 Temmuz'un arkasında da siz varsınız. Bu çok net ve açık Türkiye uluslararası bir operasyonla karşı karşıya ve uzun yıllardan beri bu uluslararası operasyon devam ediyor. Kirli ellerinizi Türkiye'nin üzerinden çekin. Hangi adımları attığınızı ve Türkiye'yi nasıl karıştırmak istediğinizi çok iyi biliyoruz” şeklinde ABD ve AB ülkelerini hedef alan zehir zemberek bir açıklama yapmıştı.
3 Şubat’ta ABD donanmasına ait savaş gemisi USS Nitzesaat 08:00 sularında çok büyük bir ABD seyir bayrağı ile İstanbul Boğazı'na Sarayburnu açıklarından girdi ve Dolmabahçe açıklarında demirledi. Uluslararası teamüllere göre yabancı bir ülkenin karasularını ziyaret eden gemiler o ülkenin bayrağını çeker ve kendi bayrakları o bayraktan daha küçük olur. ABD gemisi bunu yapmadı tam tersine adeta meydan okurcasına, tehdit edercesine çok büyük bir ABD bayrağı ile gövde gösterisi yaptı. ABD Büyükelçisi Jeffry L Flake ve ABD Başkonsolosu Julie A. Eadeh gemiyi ziyaret ederek hatıra fotoğrafı çektirdi.Kamuoyundan ABD savaş gemisindeki büyük ABD bayrağına tepkiler geldi ve Flake’in ABD bayrağının önünde poz vermesi anlamlı bulundu. Emekli komutanlar ve güvenlik uzmanları, ABD’nin Türkiye’ye yönelik açık bir tehdit mesajı verdiğini vurguladılar. ABD’nin her hareketinin bir mesaj anlamına geldiğini ve bu politikayı çok sık kullandığını anımsatan diplomatik ve askeri uzmanlar, son dönemlerde ABD ile Türkiye arasında yaşanan gerilime dikkat çektiler.
Kişisel olarak tam da1 Mart tezkeresinin TBMM’de oylandığı sırada Boğaziçi köprüsünden karşıya geçerken Dolmabahçe’ye yanaşmış ABD savaş gemilerini gördüğümü anımsıyorum. Gemilerin boyutları öylesine devasaydı ki yolcu vapurları yanında kayık gibi kalıyordu. Savaş gemilerini görmemek mümkün değildi. ABD savaş gemilerinin böyle kritik günlerde gövde gösterisi yapmak için boy göstermeleri ilk kez görülen bir şey değil.
İSTANBUL KAĞITHANE’DE 3.1 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM ARAZİDE İZİ OLMAYAN BİR FAYIN DEPREMİ
Eş zamanlı olarak İstanbul Kağıthane'de 5 Şubat sabah saat 03:15’te 3.1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. İstanbul’da bazı kişiler bu depremi patlama şeklinde duyumsadıklarını söylediler. Kandilli Rasathanesi depremin derinliğini 12 kilometre olarak açıkladı. 3.1 büyüklüğündeki depremin merkez üssünün Kağıthane olması ve o bölgede bilinen fay hattı olmaması kamuoyunda bazı tartışma ve iddiaları da beraberinde getirdi.
İTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Cenk Yaltırak bu iddiaları, yerkabuğunun 20 km kadar derinliklerine inen ana fayların büyük depremler üreten faylar olduğunu belirterek bu tür fay hatlarının çevresinde yer kabuğunun hareketinden kaynaklanan çok sayıda irili ufaklı faylar oluştuğuna dikkat çekekti. Yaltırak, 3.1’lik depremin de böyle bir fayın kırılmasıyla meydana geldiğini belirterek bu tür faylar ana fayların etrafında yamulma karakterine uygun olarak yerin şekil değiştirmesinin sonucu oluşurlar. KAFz’ nin kuzey kolu kuzeyinde İstanbul ve Anadolu yakası bir blok olarak sürekli üç boyutlu şekil değiştirerek yamulur ve bu yamulma mikro aktivite ile eski kırık ve süreksizlikler üzerinde mikro depremler üretir. Bu nedenle ana deprem üreten fayların çevresinde her zaman faydan kaynaklanan deformasyonun karakterine uygun, görece çok az atımı olan ve mikro depremleri üreten ikincil faylar haritaya geçemeyecek kadar küçük atımlıdır ve önemsizdir. Arazide izleri bulunmaz, tekrarlanma aralıkları on binlerce yıl olabilir” şeklinde değerlendirdi.
6 ŞÜBAT 2023 KAHRAMANMARAŞ’TA 7.8 VE 7.7 MAGNİTÜDLÜ DEPREMLER
Türkiye saati ile 04.17’de ve 13.24’te merkez üssü Pazarcık ve Elbistan (Kahramanmaraş) olan iki büyük deprem (Mw 7,8 ve Mw 7,7) meydana gelmiştir. Geniş alanda hasar veren bu depremler esnasında Karasu Grabeni içinde 9 Şubat 2023’ten 16 Şubat 2023 saat 24.00’a kadar geçen zamanda 3000’e yakın artçı deprem oluşmuştur.
İlk deprem Pazarcık Segmenti ve Amanos Segmenti üzerinde gerçekleşmiş, ikinci deprem ise Doğu Anadolu Fay Zonu dışında Elbistan’ın güneyinde Nurhak-Çardak arasındaki Çardak Fayı üzerinde gerçekleşmiştir. Ayrıca Adıyaman, Gölbaşı’nın güneyinde KD-GB doğrultusunda Gölbaşı segmentinin de kırıldığı anlaşılmaktadır.
AFAD’ın açıklamasına göre 19 Şubat itibarı ile Kahramanmaraş merkezli depremlerde 7 bin 584 yıkık ya da acil yıkılması gereken yapı olduğu belirtildi. Şiddetli depremlerde ölü sayısı artmaya devam ediyor. An itibarı ile 40 bin 642 vatandaşımız hayatını kaybetti.
KAHRAMANMARAŞ DEPREMLERİNDEKİ GARİPLİKLER
Dünya’nın dört bir yanındaki deprem uzmanları Kahramanmaraş’ta meydana gelen çok büyük depremleri şaşkınlıkla karşıladılar. Bu iki büyük depremin ard arda gelmesi çok nadir görülen katastrofik bir olay olduğu için deprem ile birlikte bir takım komplo teorileri ortaya atılmaya başladı.
Bunlardan ilki HAARP teknolojisi (deprem silahı) kullanılarak bu depremin suni bir şekilde oluşturulduğu diğeri ise ABD'li bir petrol arama şirketinin Kahramanmaraş'ta petrol ararken depremi tetiklediği iddialarıydı. Bilim adamlarının TV ekranlarına çıkıp deprem doğal bir afettir bir takım teknolojiler kullanılarak insan eli ile suni deprem yapmak mümkün değildir şeklindeki açıklamalarına rağmen pek çok insan bu depremin doğal olmadığını ve farklı sebeplerle meydana geldiğini iddia etmeye başladı. Bunlardan biri Yargıç Harmankaya. Gazeteci ve Kars Kuzeydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Yargıç Harmankaya sosyal medyada yaptığı Twitter açıklaması ile gündem oluşturdu. “Şimdi size önemli bir bilgi aktaracağım, bu depremin merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi ABD’nin şirketinin 6 bin metrede petrol arama kuyusu var. Depremin merkez üssü de orası ve deprem 6 bin metrede oluyor! Kuyuya ne attılar? Kuyuda yangın hala devam ediyor!” şeklinde bir paylaşımında bulundu. Bu paylaşıma “Kahramanmaraş-Pazarcık’ta gerçekten devam eden petrol arama çalışmaları, dolayısıyla petrol kuyuları var, ancak bu çalışmaları ABD’li bir şirket değil Türkiye Petrolleri Arama Ortaklığı (TPAO) tarafından yürütüyor, bomba iddiaları gerçeği yansıtmıyor şeklinde bir takımaçıklamalar yapıldı. Elbistan’ın Sesi Gazetesi’nde: “Petro-kimya alanında faaliyet gösteren Sayer Holding, Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesine 1 milyar doları yatırım bedeli ile petrol rafinerisi kurumaya hazırlandığı” yazıyor. Sosyal medyada Kahramanmaraş Pazarcık bölgesinde aile şirketi olan Sayer Holding’in ABD'li “Aladdin Midle East” şirketi ile birlikte ortak sondaj kuyuları açtıkları, Sayer ailesinin çocuklarından birinin isminin Arel Sayer olduğu.Petrol şirketinin sahibinin ABD'li George H. Bruce olduğu, ABD'li şirketin işlerini Sayer ailesinin gördüğü. Ersan Petrol ve Güney Yıldızı Petrol şirketlerinin Sayer ailesine ait olduğu. Ortaklarının ABD ve İngiltere olduğu söylentileri yazılıp çiziliyor.
Bu söylentiler sadece uydurulmuş safsatalar mıdır yoksa bilimsel temelleri var mıdır? Yerin altındaki kayaçlarda sistematik çatlak sistemleri bulunmaktadır. Petrol ya da doğalgaz aramak için açılmış derin sondaj kuyularına (hidrolik hidrokarbon çatlatma yöntemi ile) yüksek basınçlı su enjekte edilerek, kayaçların içerisindeki bu sistematik çatlakları genişleterek, çatlakların açılması ve basınçlı suyun bu petrol taşıyan ana kayaçların ya da petrol yataklayan kayaçların içerisindeki mikro çatlaklardaki boşlukları doldurması ile kaya gazının, doğal gazın ya da petrolün yeryüzüne çıkarılması sağlanmaktadır. Fakat yerkabuğundaki petrol ya da doğalgaz içeren kayaçlar genellikle fay hatları ile iç içe bulunmaktadır. Sondaj için kuyuya basılan basınçlı su kayaçları kayganlaştırarak fay hatlarını harekete geçirmekte ve depreme neden olmaktadır. Normalde petrol ve doğalgaz rezervi tespiti için kuyuların belirli derinliklerinden karotlar alma ve aralarında yaklaşık 1 km kadar uzaklık olan iki ya da 3 adet sondaj kuyusundan elektrik ve sismik kros korelasyon ölçümleri yaparak çok çok pahalı teknolojiler kullanılarak rezervler tespit edilir. Bu yüzden gelişmiş ülkelerde hidrolik çatlatma yöntemi ile petrol ya da doğalgaz rezervi araştırması yasaklanmıştır.
Facebook sayfamda Yargıç Harmankaya’nın Tweet’ine yazdığım yanıtta: "Fay hattını harekete geçirmek için termojenik bombaya bile gerek yok. Eğer Pazarcık’taki sondaj kuyusu fay hattı üzerinde ise (ki petrol rezervleri genellikle böyle yerlerde bulunur) faya basınçlı su basmaları bile fayı harekete geçirmeye yeterli olur. Fay düzlemi kayganlaşarak bir süre sonra kendiliğinden kaymaya başlar. Yani deprem kendiliğinden tetiklenir. Yakın bir tarihte bunun örneği 2017 yılında Çanakkale-Ayvacık Depremi'nde yaşandı. Orada da depremden önce Alman, İsviçreli firmalar tarafından sıcak su, kızgın buhar elde etmek için derin sondajlar yapılmıştı. Fay hattıharekete geçirilip 5,4 büyüklüğünde bir deprem üretmişti. Batı Anadolu’da bulunan Simav, Dikili, Manisa ve Alaşehir’de ve birçok diğer sıcak su, ılıca, kaplıca sahasında yapılan sıcak su ve kızgın buhar sondajlarında 5,9 büyüklüğüne kadar depremler tetiklendiğini düşünüyorum. Ancak bu konu tartışmalıdır." demiştim.
Bu konu öyle kolaylıkla geçiştirilecek üstü kapatılacak bir konu değildir. Bölgede olduğu bilinen 4 adet petrol sondaj kuyusuna gerçekten deprem öncesi basınçlı su ile müdahale edilmiş midir, edilmemiş midir? İddia edildiği gibi depremden sonra kuyulardaki yangın 3 gün daha sürmüş müdür? Deprem görüntülerini saatlerce izledim fakat depremde yanan sondaj kuyusu görüntüsüne rastlamadım. Bu iddiaların devletin resmî kurumları tarafından ciddi bir şekilde araştırılması gerekir. Bu araştırmanın yapılacağından eminim.
NOT: Elektronik ve Haberleşme Mühendisi olduğum, “Elektrik Alan Teorisi, Manyetik Alan Teorisi, Yüksek Frekans Tekniği gibi lisans, Elektromanyetik Dalgalar ve Propagasyon ve Anten Teorisi” gibi yüksek lisans dersleri gördüğüm için bu konular benim uzmanlık alanımdır. Okuduklarınız işkembe-i kübradan ahkâm kestiğim uydurmalar değil, yaşanan olayların, kamuoyundan öğrendiğim haberlerin bilimsel gerçeklik ışığında kendime göre bir değerlendirilmesidir. TÜPRAŞ İzmit Rafinerisi’nde çalışırkenBatman Rafineri’sine sık sıkiç denetçi olarak görevli gittiğim için TPAO’nun Batman’da aktif üretim yapan 20 adet sahandaki 723 adet Petrol kuyusu veo bölgedeki aktif olmayan, açılıp kapatılmış sondaj kuyuları hakkında oldukça iyi sayılabilecek derecede bilgim vardır.
(*) National Geographic Dergisi’nin 3 Ekim 2017 sayısında yayınlanan “How Humans Are Causing Deadly Earthquakes? (İnsan yapımı ölümcül depremlere ne sebep olur?) yazısında bilimsel referanslar verilerek 7,9 magnitüdlü depremlerin bile insan eliyle tetiklenebileceği belirtiliyordu. ABD’nin resmijeolojik araştırmalar kurumu USGS “yer altındaki kayaçların hidrolik kırma, parçalama, çatlatılması”(hydraulic cracking) teknolojisinin doğrudan ve dolaylı olarak depremlere yol açabileceğini kaydediyor. Hidrolik çatlatma teknolojisi özetle yerin binlerce metre altındaki petrole veya gaza ulaşmak için çok yüksek basınçla su enjekte ederek aradaki kayaçları çatlatma üzerine kurulmuştur. ABD’li uzmanlar bu su basıncının bölgede ya da yakınlarında bir fay hattı varsa onu kımıldatabileceğini ve oynaklığı hemen arttıracağını söylemekteler. Aynı şekilde bu basınçlı suyun etkisini arttırmak için içine katılan ince kumlar ve kimyasal maddeler de belli bir zaman süresi içinde kayaçlar içindeki çatlaklara sızarak ve fay hattında ilerleyerek kayaçları yerinden oynatabilirler. Dahası binlerce metre aşağıdan fışkıran petrol veya gaz sırf bu etkiyle de depremlere yol açabilir.
Seismological Research Letters peryodik dergisinde Sarah Gibbens tarafındanyayınlanan makaledeson 150 yılda insan faaliyetinin depremlere neden olduğu 730 bölge belirlendive “These 3 Big Earthquakes Were Likely Caused by Humans”(Şu 3 Büyük depremin Nedeni Muhtemelen İnsanlar) 2008 yılında meydana gelen 7.9 büyüklüğündeki Sichuan Depremi, 2015 yılında meydana gelen 7.8 büyüklüğündeki Nepal Depremi ve 2016 yılında meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki Oklahoma Depremi’nin bu tür insan eli ile tetiklenmiş suni depremler olabileceği hakkında güçlü deliller olduğunu iddia ediyor. DEVAM EDECEK