Toplum olarak birçok büyük projede yaptığımız gibi Kanal İstanbul projesinde de konunun bilimsel olarak incelenmesi ve tartışılmasını ne yazık ki beceremedik ve dolayısıyla da tam anlayamadık. Baktığımız zaman siyaseten nerede bulunuyorsak görüş ve önerilerimizi de bu yönde tutarak yani bir taraf olarak tartışmalar içinde yer aldığımızı görüyoruz.
Aslında mesele başta ekonomik olmak üzere bir kentin geleceği ile çok yakından ilgili olan bir mesele ama öne çıkardıklarımız ve tartıştıklarımıza baktığımızda sanki bir bilek güreşi yapıyormuşçasına bir güç gösterine dönüştürmüş durumdayız.
Yıllar önce bu konu ilk defa açıklandığında yazmaya çalıştığım gibi ben yine aynı düşüncelerimi ( Boğazda taşıma yapan bir gemi kaptanına ait düşüncelerden söz etmiştim) muhafaza ederek aynı noktada durduğumu söylemek isterim. Demem o ki, meseleye tas tamam bir deniz trafiği meselesi olarak düşüncemi paylaşmıştım.
Özellikle Anadolu ile Avrupa yakası arasında artan deniz taşıtları trafiği ile boğazdan geçiş yapan uluslar arası gemi taşımacılığı arasındaki tehlikeli yakınlaşmaya bağlı bir çözümlemeyi dile getirmek istemiştim. Ve bu bağlamda düşünürsek eğer sadece bu günleri değil gelecek 10, 20, 50 yıl gibi uzun bir gelecek adına yeni bir deniz trafik yolunun yani yeni bir kanal açılmasının uygun olabileceğini düşünmüştüm ve de hala düşünüyorum.
Sonuç olarak meselenin olabilirlik noktasındaki olumsuz yanlarını çok bilemem, taktir edersiniz ki bunlar uzmanların işi ama bir sıkıntıya neden olmadan yapımı mümkün olabilirse eğer ben yeni bir kanal yapımı ile en azından büyük gemi trafiğinin azaltılabileceğini ve bu şekilde de boğaz içindeki yatay veya dikey geçiş trafiğinin rahatlatılabileceği görüşündeyim.
ERHAN GÖÇMEN 31. 12. 2019