Birkaç gündür ne yaşıyoruz? Açık bir şekilde görülüyor ki, belli ki, bu büyük bir darbe. Özgürlüğe, halkın iradesine, cumhuriyete, halkın tam kendisine bir darbe. İmamoğlu'nun diploması iptal edildi diye konuşurken, ertesi gün gözaltına aldılar... ve 4 gün sonra, bugün de tutukladılar hukuksuzca. Bugün aynı zamanda ön seçim vardı ve 15 milyon insan sandığa gitti, İmamoğlu için, adalet için, bu iktidarı yıkmak için oy attı.
Dayanışma sandığından çocukların çizdiği resimler de çıktı. Kâğıtta şu yazıyor: “Ekrem amca seni çok seviyorum. Senin suçsuz olduğuna inanıyorum. Her şey çok güzel olacak merak etme.”
Tüm ülke ayakta, sokakta, meydanlarda... ellerde pankartlar ve dövizler; dillerde sloganlar, talepler... insanlar, gençler, nefretlerini kusuyorlar, tüm haksızlıklara ve yolsuzluklara haykırıyorlar. Devletin baskı ve yasaklarına rağmen, birer gazına, tazyikli suya, göz altılara rağmen insanlar direniyor. Direneceğiz. Bu, Ekrem İmamoğlu'nun hukuksuzca tutuklanmasından da öte, bu bir ülkenin, millettin var olma mücadelesi artık.
Belli oluyor ki yargı diye bir şey kalmadı. Demek oluyor ki güvenebileceğimiz bir şey de kalmadı artık. Yeni farkına varmıyoruz bunun, uzun yıllardır farkındayız. Ben ömrüm boyunca farkındaydım çünkü bu yaşıma kadar bu iktidardan başka iktidar olmadı bu ülkede. Ve iktidara karşı bir öfkeyle büyüdüm.
Kendilerinden olmayan herkes terörist ve marjinal. Öyle olsun! ? Doğuştan marjinal olan bir gençlik yarattılar ve sonları yaklaşıyor.
Bundan sonra ne olur bilmiyorum, fikrim yok ve müphem çok şey var ama şunu biliyorum ki, mücadeleyi bırakmamalıyız, meydanlarda olmalıyız, susmamalıyız, protesto etmeliyiz!
Saray rejimine karşı susma, haykır ve barikatları yık!