Şimdi hepinizin yüzünde bir tebessüm oluştu, biliyorum. Yıllardır “Merzifon Eşeği” sözü alay konusu olmuş, Merzifonlu hemşerilerimizi “bilmeden” gücendirmişizdir. Ama işin aslı alay konusu değil, bir mizah kaynaklı.
Anlatayım.
Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte peş peşe gazete ve dergiler çıkmaya başlar. Bu günlerde sansür korkusu tüm aydınları sarmıştı. İşte bu dönemde Baha Teyfik (1881-1916) tarafından “eşek” isimli bir dergi çıkarır.(16.11.1910)
Gazetenin başındakiler, takma isimlerle yazı yazarlar. Buna göre:
İmtiyaz Sahibi: Merzifonî (Merzifonlu demektir)
Mesul Müdürü: Halil
Bu yıllarda Merzifon’un eşeği “Marsivan Eşeği” diye ünlüdür. Bunlar beyazdır. Bu cinsler aynı zamanda Kıbrıs’ta da bulunur.
Ancak, ”Merzifon Eşeği” deyimi bu derginin ünlenmesiyle yaygınlaşır. Aynı günümüzün Gırgır, Fırt vb. mizah dergileri gibidir. Bu yıllarda Dede Korkut, Nasrettin Hoca, İncili Çavuş, Bekri Mustafa, Tuzsuz Deli Bekir gibi nice mizah kültüründen gelmemize rağmen, bu tür dergiler sansürün hışmına uğramış.
Derginin yazarları: Kıbrisî Don Kişot, Çimenderzade Faik, Topal Eşek, Tırnağı Karıncalı Eşek, Kaba Kulak gibi takma isimlerdi.
Derginin mizah konusu, elbette iktidarda olanları hicvetmekti. Onları eşek şeklinde çizerlerdi.
İşin özeti:
Derginin imtiyaz sahibinin isminin “Merzifonî” oluşu ve mizah yüklü oluşu, “Merzifon’un eşeği” deyimini mizah konusu yapmaya yetmişti. Politikacılarla alay eden yazı ve resimler, günümüze kadar değişe değişe kültürümüze yerleşmiş.
İşte bu deyimin, bize tebessüm ettirişi bu yüzdendir.