Ben meyveganım.
Protein, karbonhidrat hesabı yapmadan, hele şekeri hiç hesaba katmadan meyvegan hemde.
Onlar mevsimlere göre neye ihtiyacım var biliyorlar. Yazın sulu karpuz; kışın C vitaminli portakal.
Her biri ayrı tat. Ayrı mana. Birini öbüründen fazla sevemem ki.
Çileğin dozu kaçınca vücuduma dövme yapma çabalarını ayrı bir seviyorum kabul.
Hatta sebze mi? Meyve mi? Tartışması kitaplara konu olmuş domates var ya; ben turşusuna talibim doğrusu.
İncirin kendi mi konu, yoksa çekirdeği mi? Sayfalarca yazılacak konu.
Ben maydanoza limon sıkarım. Limonu da sıkarım, mandalinayı da. Mandalinanın kolonya hali kokum; limonun kolonya hali korkum…
Biraz açayım bu limonla aramda ki korkuyu. Kolonyayla kol kola karşıma çıkınca bir alerji bende, sormayın. Nefes almak ne mümkün, herkesin nefesini açan kolonya kokusunu duyunca.
Ama dilim dilim yerim yani yüzümü buruşturmadan kendilerini.
Bizde anlaştık limonla, kolonya hali gücenmez bana.
Tıpkı karadutun dondurma haline olan tutkum gibi, karadut’a çocukken tahta kılıcıma sürüp savaştığım yıllardan beri küsmez bana.
Ellerim batsın isterim karadut yerken hatta tişörtüme damlarsa eyvah demem; giderim dedemin evinin önünde ki dut ağacının üstüne çıkarım o lekeyle.
Meyveler içinde en karizmatik isim " Topatan Kavunu" bence. Bak sende gülümsedin. Yemeyen pişman, yiyen pişman.
Kiviyle bizim nesil geç tanıştı ama kivi bizim toprakları pek sevdi, yerli muza rakip oldu bile.
Muz her eve giremezdi eskiden, lükstü muz yemek. Şimdi rakibi ananas.
Laf aramızda oğluma hamileyken aşerdiğim tek meyveydi. Yıl 1999, bul bulabilirsen. Başka meyve yok muydu yahu aşerecek deyip, zar zor bulduğum ananas konservesini bir çırpıda yer, suyunu bile bırakmazdım.
Kirazla vişne arasında ki akrabalık da reçel savaşıyla son buluyor. Ortak karar: Vişne reçeli.
Hem vişne reçeli çok fonksiyonlu. İster suya kat iç. İster hamura kat ye.
Benim favorim vişneli browni..
Yeri gelmişken meyveli diyerek menülere konulan her tatlı unvanını içinde ki meyveden alıyor. Frambuazli cheeskek. Frambuaz bizim bildiğimiz böğürtlen işte.
Dere kıyısındaysa lezzeti başka, dağda ise lezzeti bir başka.
Çiçeğini gördünüz mü hiç?
Her meyvenin çiçeği içinde ne sakladığını bilircesine gururla açıyor her mevsim.
Sen nasıl gördüğüne elma ağacı diyebiliyorsan; çiçekte içinde ki özünü, suyun bileşenlerini seçip özenle depoluyor, elma elma olana dek sabırla.
Sense bir ısırakla tüm birikmişi alıveriyorsun kendi hücrelerine giden yolculuğa.
Beslenme güdüsü.
Seçme özgürlüğü.
Ağız tadı.
Meyveganım ben.
Bu yazı bitince baharın şerefine bir kâse erik yiyeceğim.
Aklım reçellik çileklerde. Bu sene iki kavanoz yapmak lazım.
Belki misafir gelir.
F.K.
