Bandırma’nın yetiştirdiği değerler
MUZAFFER GÜR
1956 yılında, Bandırma’da doğdu.

Futbola, 1971 yılında, 17 Eylül Gençlik Kulübü forması altında başlayarak, üç sezon bu takımın forması altında mücadele etti. 1975’te İzmir’in Altınordu Kulübü’ne transfer olarak bir yıl bu takımın formasını giydi. 1976-1980 yılları arasında Edirnespor’da oynayıp, bu takımın kaptanlığını yaptı. 1980-1986 yılları arasında Bandırmaspor savunmasının “bel kemiği” olan ve bordo-beyazlı takımın kaptanlığını da üstlenen Gür, 1986-1987 sezonunda Gönenspor’un formasını giydi.

Stoper mevkiinde oynayan Muzaffer Gür’ün ilginç anılarından bazıları şöyle:
KÜME DÜŞTÜĞÜMÜZÜ SANDIK
“Bandırmaspor’da oynarken 1982-1983 sezonuydu. O yıl, 2. Türkiye Ligi’ndeki grubumuzda 5 takım küme düşecekti. Bu nedenle tüm takımlar tedirgindi. Biz de, çok genç bir kadroyla mücadele ediyorduk. Son hafta Bandırmaspor’un Isparta, küme düşme hattındaki Uşakspor’un ise Denizli deplasmanında maçları bulunuyordu. Bandırmaspor olarak biz de düşme hattındayız. Son maç, kümede kalacak takımı belirleyecekti. Uşakspor ile puanlarımız aynıydı. Isparta’da oynuyoruz ama kulağımız Denizli’de. Maç oynanırken, yöneticilerimiz bize, Uşakspor’un, Denizli deplasmanında 1-0 öne geçtiğini söylediler. Oysa aslında Denizlispor 1-0 öne geçmiş ama yöneticilerimiz, maça daha çok asılmamız için böyle demişler. Bu arada Nejat Yaraşık’ın attığı golle 1-0 öne geçtik. 90+3 oynanırken Ispartaspor bir gol atınca maç 1-1 bitti. Biz, küme düştüğümüzü sanarak yıkıldık. Çünkü Uşakspor’un, Denizli’de 1-0 kazandığını sanıyorduk. Oysa sonuç tam tersiymiş. Maçtan sonra bunu öğrenince sevinçten adeta havalara uçtuk.”

İDRİS’E YAPILAN ŞAKA
1977-1978 sezonunda formasını giydiği Edirnespor’da, İzmirspor ile çekişmeli bir şampiyonluk mücadelesi içine girdikten sonra şampiyonluğu son maçta elde etmenin mutluluğunu da unutamıyor, Gür.
Muzaffer Gür’ün unutamadığı bir anısı da 1980-1981 sezonuyla ilgili. Gür, bu anıyı da şöyle dile getirdi:
“Bandırmaspor kafilesiyle Edirnespor deplasmanına gidiyoruz. Teknik direktörümüz Eskişehirli Galip Türkkan’dı. Son derece ciddi bir teknik adamdı. O gün kadromuzda, bir Bulgar göçmeni olan, Eskişehir’den İdris de var. Bir ara yolumuz gemiyle sürerken, denizi seyreden İdris’i gören hocamız Galip Türkkan, ‘Gelin, İdris’e bir şaka yapalım’ dedi. Ne yapacağımızı düşünürken, gemide, polis rolünü yapacak birini aramaya başladık. Bu arada yanına giderek, bu konuda bize yardımcı olmasını istediğimiz kişi gerçekten de polis çıkmaz mı? Neyse, bu polis arkadaş, şakamıza seve seve katılacağını söyleyerek İdris’in yanına gitti. İdris’e, ‘Senin bir casus olduğunu belirledik. Seni tutuklayacağız’ dedi. Biz, geminin bir köşesinden bu görüntüyü kahkahalarla izliyoruz. İdris, futbolcu olduğunu, Bandırmaspor kafilesiyle maça gittiğini anlatmaya çalışırken yanına yaklaşan Galip hocayı görünce, can simidi gibi kendisine sarılmak isteyerek, ‘Ah, işte Bandırmaspor hocası! Hocam, ben sizin futbolcunuz değil miyim?’ deyince, Galip Türkkan’ın yanıtı hazırdı: ‘Sen de kimsin be adam!’ Biz, gülmekten yerlere yatarken, şakayı nihayet anlayan İdris, rahatlamıştı.”

BAŞIMA 8 DİKİŞ ATILDI
Bandırmaspor’daki yıllarının ayrı olduğunu vurgulayan Muzaffer Gür, şöyle konuştu:
“Bandırmaspor’da geçirdiğim yılları unutmam. Bu 6 yıllık süre içinde takımımızda çok sayıda Bandırmalı oyuncu vardı. Bandırmalılık ruhu çok fazlaydı. Hiç unutmuyorum, Balıkesir Atatürk Stadı’nda, Balıkesirspor ile oynayarak 2-2 berabere kaldığımız maçta geçirdiğim bir sakatlık sırasında başıma 8 dikiş atıldı. O durumda bile maçı tamamladım. Bugün, o durumda maçı tamamlayacak oyuncu var mı? yine takımımın bir antrenmanında başımı, kale direğine çarpınca da kafama yine dikiş atılmıştı.”
UNUTAMADIĞI HOCALAR
Muzaffer Gür’ün unutamadığı hocaları arasında, Etispor’da forma giydiği yıl antrenörlüğünü yapan Ergin Turumtay, Bandırmaspor çatısı altında mücadele ettiği yıllarda ise Bandırmalı Rıdvan Kösemihal, Seracettin Kırklar ve Muhittin Kapçak yer alıyor. “Onların emeklerini unutamam” derken, futbolu bıraktığı 1986-1987 sezonunda, 3. Türkiye Ligi’ndeki Gönenspor’da antrenörlüğünü yapan Bursaspor’un eski, başarılı sağaçıklarından Mesut Şen’in de karizmasına dikkati çekiyor.
ALTYAPI ÇOK ÖNEMLİ
Futbolda başarının yolunun öncelikle altyapının güçlü olmasından geçtiğine inanan Gür, şu değerlendirmede bulunuyor:
“Kulüpler, yetenekli oyuncu yetiştirmek için mutlaka okullarla işbirliği yapmalı. Nasıl ki taşıma suyla değirmen dönmezse, altyapısız başarı da gelmez. Bunun en güzel örneği, 2000 yılında ülkemize UEFA Kupası’nı getiren Galatasaray’dır. Sarı-kırmızılı takımın o dönemdeki kadrosu ağırlıklı olarak altyapıdan gelen oyunculardan oluşuyordu. İşte o kupa, Galatasaraylılık ruhuyla kazanıldı. Kulüplerin artık bu gerçeği görmeleri gerekiyor.”
ANTRENÖRLÜĞÜ HİÇ DÜŞÜNMEDİM
Futbolu noktaladıktan sonra antrenörlük yapmayı hiç düşünmediğini vurgulayan Gür, şunları söyledi:
“Doğduğum kent Bandırmayı çok sevdiğim için kentimden kopmayı hiç düşünmedim. Bu yüzden de antrenörlük yapmak istemedi ve kurslara katılmadım. Bandırmaspor’un eski teknik direktörlerinden rahmetli Rıdvan Kösemihal’in, ‘Teknik adam, çantası ve şapkası kapının arkasında olup, en küçük başarısızlıkta gönderilecek tek kişidir. Çünkü tüm takımı gönderemeyeceklerine göre onu gönderirler’ sözünü hiç unutmadım.”
