Nazım Hikmet, Kuvay-ı Milliye Destanı’na şöyle başlar:
“Onlar ki
Toprakta karınca
Suda balık
Havada kuş kadar
Çokturlar
Korkak
Cesur
Cahil
Hakim
Ve
Çocukturlar
Ve kahreden
Ve yaratan ki
Onlardır
Destanımızda
Yalnız onların maceraları vardır”
Bu dizeler, ünlü şair Pablo Neruda’ya çevrildiğinde, şöyle der:
“Hiçbir şair, halkını Nazım’dan daha iyi anlatamaz.”
Böylesine tanır ve severdi halkını, Nazım.
X X X
Halkın birlik, beraberlik ve dayanışma ile oluşan gücünü bilirdi, Nazım.
“Biz anlamayız
Tek ağzın türküsünü
Her matem gecesi
Her bayram günü
Şarkılarımız
Bir gaz sandığını yere yıkarak
Sandığın üstüne çıkarak
Kocaman elleriyle tempo tutmalıdır…”
Çağrısıdır, Nazım’ın.
X X X
Nazım, bir kavga şairidir.
Yaşamanın zorluklarına, sömürü, yoksulluk, acı ve ölümlere direnmeye ve kavgaya çağırır insanları, yoldaşlarını.
“Hava kurşun gibi ağır,
Bağır bağır bağırıyorum
Koşun kurşun eritmeye çağırıyorum
Sen diyorsun ki bana
Kül olursun Kerem gibi
Yana yana
Ben yanmasam
Sen yanmasan
Biz yanmasak
Nasıl çıkar
Karanlıklar aydınlığa”