Makedonya’nın bir dağ köyünden, her şeylerini bırakarak Türkiye’ye, ülkelerine sığınan, Türkçeyi burada öğrenen emekçi, güzel insan, şair ağabey Şaban Süzmetaş’tan şiirler aldım size.
AĞLADIM
“Elli yıl sonra köyüme uğradım
Hayalimdeki dar sokakları aradım
Eser kalmamış, hıçkıra hıçkıra ağladım
Köyüm ağladı, ben ağladım
Yavaş yavaş evime doğru yürüdüm
Evimin birkaç taşını ancak buldum
Başımı taşlara dayadım, vurdum
Taşlar ağladı, ben ağladım”
X X X
Türkiye’ye göçtükten 50 yıl sonra Makedonya’daki köyünü ziyaret etmesinin kalbinde yarattığı derin izleri bir türlü silip atamaz şair.
Gelin, duygu yüklü deyişlerine dalınız.
“Yürüyorum gözlerim yaşlı
Nerede dedelerim yaşlı
Kalmamış bir ev nakışlı
Evler ağladı, ben ağladım
Hasret kalmışım suların sesine
Uğultulu ormanın nefesine
Dil uzatamam birinci adresime
Adresim ağladı, ben ağladım
Canlandı mazideki hatıralar
Tazelendi kalbimdeki yaralar
Merhem olmaz dünyadaki paralar
Yaralayan ağladı, ben ağladım”
X X X
“Şairler illa okullardan çıkmaz. Çile çeken insanlar arasından çıkar.
Acıların yürekte bıraktığı derin izler değil mi deyişler?” der,
Şaban Süzmetaş.
Küçük ama duygu yüklü kitapçığından:
“Baktım köyümün temelinden
Silmişler dünya âleminden
Ne gelir Şaban’ın elinden
Kalemim ağladı, ben ağladım”