Bir köy kilisesinde papaz, vaaz verirken koşarak kiliseye giren bir çocuk, köyü sellerin bastığını haber verir. İnsanlar, korkuyla kiliseden dışarı fırlayıp, dağlara doğru kaçmaya başlar ama papaz, yerinden bile kıpırdamaz. Büyük bir inançla “Allah, beni kurtarır!” der.
Sular, kiliseye dolar. Papazı kurtarmak için bir kayık gelir:
“Papaz efendi, hadi gel kayığa…”
Papaz, “Siz gidin, Allah beni kurtarır!” der.
Sel suları daha da yükselir. Bir motor gelip, papazı almak ister. Papaz, reddederek, “Benim sabah akşam dua ettiğim Allah’ım var, o beni kurtarır!” der ve kilisenin damına çıkar. Bir helikopter gelir ve papazı kurtarmak için aşağıya bir ip sarkıtır. Papaz, “Benim Tanrım var, biz bize yeteriz!” diyerek bunu da reddeder.
Bir süre sonra sel suları, kiliseyle birlikte papazı da yutar.
Öbür dünyaya giden papaz, üzgün bir halde, “Ben, Allah’a sığındım. Buna rağmen beni kurtarmadı! Küskün ve kırgınım” diye şikâyet edince, melekler şöyle derler:
“Allah, kurtulman için sana bir kere kayık, bir kere motor, bir kere de helikopter yolladı. Sen ne yaptın? Hepsini geri çevirdin. Allah, sana daha ne yapsın ki? Her kul, kendi kaderini tayin eder!”