Bir uygarlık, insanlığa verdikleri ile insanlık için umut olduğu ve insanları mutlu ettiği sürece yükselir…
Bu doğruyu, Siyasi Partilere uygularsak şu sonucu elde ederiz;
Bir Siyasi Parti, yaptığı hizmetlerle insanlarına umut verdiği sürece iktidarda kalır.
İktidarın aldıkları, verdiklerinden fazla ise, düşmeye başlar ve hiçbir güç onu tekrar yükseltemez. O, artık umut olmaktan çıkmış “Çile” olmaya başlamıştır.
Ben yıllardır AKP’yi eleştiririm. Bunun bedelini de, önce FETÖ’NUN, sonra da AKP’NİN tetikçi Savcı ve Yargıçlarına karşı hukuk savaşı vererek öderim.
Hala da ödemeye devam ediyorum. Keşke eleştirilerimde yanılsaydım!
AKP’yi başarısız olduğu, ülkemi bölmeye çalıştığı, Atatürk Cumhuriyetine, Türklüğe, Milliyetçiliğe, Ulus Devlete, Şeffaflığa, Hesap Vermeye, İnsanlara Saygı duymaya ve bilime karşı olduğu için şiddetle eleştiririm.
Huzurumuzu bozduğu için, İslam dinini siyaset ve kazanç malzemesi yaptığı için eleştiririm. Türk Milletini tekrar tebaa yapmak istediği için eleştiririm.
“Bakın şu gördüğünüz yüzük benim tüm servetimdir. Eğer bir gün zengin olduğumu görürseniz, bilin ki haram yemişim” deyip haram havuzlarında yüzdüğü için eleştiririm.
“Devletten çalmadıktan sonra yapılan iş yolsuzluk değildir” anlayışında olduğu için eleştiririm. (Milleti soyabilirsiniz ha?)
Değerli Okurlar;
Bizler millet hizmetinde çıkarcılığa, kayırmacılığa, soygunculuğa, paraya tapılmasına karşıyız.
Zaten “Aydın” olmanın gereği bu değil mi?
Aydın olmak, çevrene insanlara doğruyu, güzeli, sevgiyi, barışı, özgürlüğü,
kul hakkını korumayı, kardeşliği öğütlemek, anlatmak değil midir?
“Aydın” kelimesinin anlamı aydınlatmak, ışık saçmak, mutluluk ve huzur vermek değil midir?
“Aydın” kendi dalında başarılı olmuş kişidir. Bugüne kadar başarılamamış olanın başarılması için çabalayan, gayret gösteren ve bu yolda hiç yılmayan kişiye aydın denmez de ne denir?
23 yıllık AKP İktidarı, milletimizi karpuz gibi ikiye böldü.
Bölünmek, güç kaybetmektir. Bölünmek, zayıf kalmak demektir.
Bölünmek küçülmek demektir.
Bölünmek fakir kalmak ve aklı-bilimi kullanan milletlere köle olmak demektir.
Gerçek aydının görevi, bölünmeye karşı çıkmaktır.
Bu sebepten, mevcut muhalefet partilerimiz, AKP’nin ülkemizi bölmesine karşı duramadıkları için bizler, Anayasamızın başlangıç kısmında verilen emir gereği Türkiye’nin her yerinde “Çoban Ateşlerini” yaktık ve DOĞRU Partiyi kurduk.
Türk Milletinin her kesiminden büyük ilgi ve destek görüyoruz.
Bizleri tanıyanlar, siyasetin bizlere verebileceği bir makamı olmadığını bilirler.
Genç kardeşlerimiz için “gelecek” olan makamlar, bizler için “geçmişte” kalmıştır.
Bizler, bölünmüş bir milleti tekrar bir ve beraber yapmak için, AKP’nin uygulamalarıyla hür dünya nezdinde itibar kaybına uğramış Türk Devletini tekrar eski itibarına kavuşturmak için geleceğiz.
Bizler, Vatan ortak paydasında ve Anayasamızın ilk 6 maddesinde birleşebilen herkesi, etnik kökeni-inancı-kültürü ne olursa olsun kucaklamak için geleceğiz.
Bizler, Kur’an Müslümanlığı inancını yaşayan ve Allah ile arasına hiçbir aracı sokmayan mütedeyyin insanların savunucularıyız.
Bizler, insanlarımızı istismar eden sözüm ona din adamı geçinen seccade şeytanlarının gerçek yüzlerini Türk Milletine gösterecek ekibiz.
Bizler, helal kazanca ve hakça paylaşıma inanmış kişileriz.
Bizler, aklı, bilimi ve Atatürk’ü rehber edenleriz.
Bizler Milli Andımızın tüm okullarımızda okutulmasından yanayız.
Bizler “Ne Mutlu Türküm Diyene” diye haykıran Atatürkçü vatanseverleriz…
Aydınlar gibi, pervanenin ışığa koştuğu şekilde koşan, yanmayı baştan kabul etmiş gönül erleriyiz.
Türk Milletinin Aydınları;
Bizler buyuz ve buradayız. Sizler de pervane olup, Türk Milletinin, demokrasinin, Cumhuriyetin, hukuk devletinin ve zenginliğin ışığına koşmaya hazır mısınız!
Sağlık ve başarı dileklerimle 23 Kasım 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı