Şartlı Tahliye veya Koşullu Salıverilme, hapis cezasına mahkum edilmiş bir hükümlünün, cezasının kanunda belirtilen bir kısmını cezaevinde
“İyi Halli” olarak geçirdikten sonra, cezasının kalan süresinin belirli yükümlülükler ve denetim altında cezaevi dışında geçirmesine olanak tanıyan bir infaz kurumudur.
Bu uygulamanın amacı, hükümlünün topluma yeniden kazandırılması ve cezaevindeki iyi davranışlarını sürdürmesi için bir teşvik sağlamaktır.
Bu anlattığımız durum, 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun gereğidir.
Bizim konumuz ise farklıdır. 2002 yılından beri yönetimde olan AKP-MHP-HÜDA PAR ve yeni ittifak ortağı DEM’in beraberce uygulamaya koydukları yeni bir Şartlı Tahliye metodunun tam MAFYA benzeri bir iş olduğunu anlatmaktır.
Öncelikle şu gerçeğin altını çizerek anlamamız gerekir.
Cumhuriyet Tarihi boyunca Türk Devletine karşı yapılan “Silahlı İsyanların”
tamamında Bölücü-Kürtçülerle, İslam Devleti savunucusu yobazların ve genellikle İngilizlerin işbirliği vardır.
2002’den sonra ise AKP-İmralı işbirliği her Genel Seçim öncesi, tek taraflı olarak yapılan “Ateşkes” anlaşmalarıyla devam etmiştir.
Genişletilmiş BOP projesinin, en az 50 yıllık bir ABD-İSRAİL planı olduğunu
dünyada bilmeyen-görmeyen kaldı mı?
Peki, AKP’NİN, ABD-İSRAİL projesine karşı çıkmasının asla mümkün olmadığını bilmeyen-görmeyen bir siyaset bilimci kaldı mı?
Tıpkı 01 Mart 2003 (Yabancı Orduların Türkiye’de konuşlanması) Tezkeresine karşı çıkamadıkları gibi, ülkemizi bölecek “Terörsüz Türkiye” yalanına da karşı çıkamazlar. Çünkü Cumhur İttifakı ve PKK, ABD-İSRAİL tarafından REHİN alınmışlardır.
“Terörsüz Türkiye” yalanı Türk Milletinden çok büyük tepki görünce, AKP kanadı şu yöntemi kullandı;
Ülkede, “Terörsüz Türkiye” yalanına karşı çıkacak ve kamuoyunu yönlendirebilecek siyasetçi-gazeteciler tutuklanmaya başlandı. Hukuk Devleti ilkesi, nasılsa AKP için bir şey ifade etmiyordu. AKP’nin, Adalet Sisteminin içine monte ettiği (AKP Tetikçisi Savcılar-Yargıçlar) zaten hazırdılar. İstedikleri kişileri tutukladılar ve içeride hafifçe ezdiler.
Bunlardan biri Ümit Özdağ idi. İlk tutuklandığında Özdağ, kamuoyuna sürekli olarak “Beni Cezaevinde öldürecekler” diye yakınıyordu.
148 günün sonunda Özdağ tahliye edildi. Fakat nasıl olduysa o sert muhalefet yapan Özdağ gitmiş, adeta sırdaşı Sinan Oğan gibi yumuşamış bir Özdağ geri gelmişti. Buna siyasette “Şartlı Tahliye” deniyor.
Özdağ’dan istediği verimi tam alamayan AKP, bu kez Zeydan Karaları içerde tutarak, eskinin Akil İnsanı Ahmet Özer’i tahliye ettirdi. Özer çıkar çıkmaz, “Terörsüz Türkiye” yalanını anlatmaya başladı. Hatta aynı gece CHP Sultanbeyli Mitinginde, Özgür Özel tarafından otobüsün üzerine çıkartılıp, Bahçeli ve Öcalan’dan daha yoğun bir konuşma yaptı. Üstelik öyle şeyler söyledi ki, CHP’yi bu sürece sıkı-sıkı bağlamış oldu. Buna da Koşullu salıverme, diyoruz.
Yani “Ya dediğimi yap, ya da doğru tekrardan kumbaraya!”
Çok yakında, tutuklanıp salıverilen bazı elemanların tekrar içeri alındığını göreceksiniz.
Kış kışlığını, AKP-MHP-DEM-HÜDA PAR ise pışt lığını yapacak. Bunu biliyoruz. Merak ettiğimiz, PKK Komisyonuna üye veren, İmralı’ya Öcalan’ın ayağına gidecek heyete de temsilci verecek olan CHP Genel Başkanının,
Atatürk İlke ve Devrimlerinden daha ne kadar uzağa gidebileceğidir.
Allah akıl fikir versin…
Sağlık ve başarı dileklerimle 14 Kasım 2025
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı
