Köprü altındaydım geçen gün
bi balık bi balık bi balık
istavrit sarı kanat çinekop
işte, dedim, Marx’ın meram ettiği bolluk.
Ayaklarıyla ezip fıçıya mı
bastılar seni
nefti kasnaklı bir fıçıya
aldırma kara üzüm!
sen, o kırmızı şarabına doğru
içten içe
harıl harıl
çalışmana bak, iki gözüm.
Bu bardak bu şişe bu gitar
bu duvarda asılı hat
bu ses bu nefes
bu yapraklar içindeki ya…
bu hayvan bu animal
o da bir gün yaprak olacak!
Şu ölen çocuklar var ya
sana bana dünyaya
iliklerimiz donduğunda kışın
bir kaşık umut gerektiğinde
o şişe gelecek aklınıza
pencerenin önünde duran
güneşte
gelincik!
Kibrit çakıyorum karanlıkta
badem çiçeklerini görmek için
ve mart denizlerinde tedirgin bir çift
sarnıç gemisi gözlerin
bir iş açacaksın başımıza
yangın mı olur artık, bahar mı?
GÖZÜMDE Bİ ÇAKMAK VAR
ÇAKIYORUM, ÇAKIYORUM, ÇAKIYOR
SURATINIZA!
Can YÜCEL