Şiir, yalnızca duyguların dile gelmesi ya da güzelin tasviri değildir. Şiir, en yalın haliyle, acının ve yaraların estetik bir dile dönüştürülmesidir. Güzel olana yazmak kolaydır; mutluluğun, aşkın, coşkunun şairi herkes olabilir. Ancak esas mesele, insanın en derin yaralarına estetik katarak onları sanat düzeyine taşımaktır.
Benim şiirlerimde temel mesele budur: Acıyı estetik kılmak. Yaşanmışlık, gözlem ve tanıklık, her dizeye nüfuz eder. Bu nedenle şiirlerim yalnızca okunmaz, aynı zamanda yaşanır ve hissedilir. Her mısra, bir sonrakini merak ettirir; şiir, kendi içinde bir ritim ve gerilim taşır. Finalde ise okurun zihninde bir tokat gibi yankılanan bir etki bırakır.
Bugün birçok şairin şiir anlayışı, ne yazık ki bu çizgiden uzaktır. Çoğu kez şiir, bir nutuk kürsüsüne dönüşür; ideoloji şiirin önüne geçer, sanat geri planda kalır. Kimi zaman masalsı ve didaktik anlatılar, kimi zaman kuru mesajlar “şiir” adı altında sunulur. Ancak böyle bir anlayış, şiiri felsefi derinlikten ve estetik boyuttan yoksun bırakır. Bir tarih kitabının sayfaları ya da bir politik bildirinin satırları, şiir kılığına sokulmuş gibidir.
Oysa şiir, görünmeyeni göstermek, sıradan olanın ardındaki hakikati açığa çıkarmak zorundadır. Benim şiirlerimde bu hakikat, doğrudan yaşanmışlıktan süzülür; kurgu değildir, yapay değildir. Şair kurgu yapmaz; şair ya yaşar ya da yaşananlara tanıklık eder. Bazen de bir kahin gibi geleceğe dair sezgilerini şiir diliyle dile getirir.
Adorno’nun estetik üzerine düşüncelerini hatırlamak burada önemlidir. Ona göre sanatın görevi, gerçeği çıplak bir şekilde söylemek değil; estetik biçim aracılığıyla hakikati hissettirmektir. Benim şiirlerimde bu anlayış belirgindir: Acı, doğrudan aktarılmaz; estetik bir dile bürünür. Böylece şiir, yalnızca bireysel bir ifade değil, aynı zamanda felsefi bir sorgulama alanı olur.
Bugün sıkça rastlanan kurguya dayalı, nutuk biçimli, estetikten yoksun metinlerin “şiir” olarak sunulmasına karşı, benim şiir anlayışım bir başkaldırıdır. Çünkü şiir, en derin yarayı bile sanat kılabildiği ölçüde şiirdir.
“Benim şiirim, güzeli süslemek için değil; acının çıplaklığını estetikle görünür kılmak içindir.
Mutluluğun binlerce şairi olabilir, ama acının şiiri herkese nasip olmaz.
Ben, yarayı saklamam; üzerine bir dil inşa ederim.
Ve bilirim ki acıyı sanat kılmadan, şiir olmaz.”