Soru sormak, gazeteciliğin özünde vardır. Gazeteci, merak ettiklerini sorup öğrenmelidir ki, kamuoyunu aydınlatabilsin.
5 Aralık 2017 tarihli Türkiye Gazetesi´nde, Halime Gürbüz´ün kaleme aldığı "Aklımda deli sorular" başlıklı yazısını çok beğendim. Bu yazıyı sizlerle paylaşıyorum, bakalım beğenecek misiniz?
* Bütün kurabiyeler unla yapılır zaten ama niye sadece un kurabiyesinin adı un kurabiyesidir?
* Güzel şeyler neden ya yasak, ya da şişmanlatıcıdır?
* Uyuyan bir bebek, neden illa anne uykuya dalınca uyanır?
* Neden çalışmayan alete vurarak çalışacağını var sayarız? Temassızlık alette mi, bizde mi?
* Bankadan kredi alırken, neden önce ihtiyacınız olmadığını ispatlamanız gerekir?
* Neden, bozulan minibüsün, otobüsün yolcuları bizim otobüsümüze aktarıldığında onlara mültecilermiş gibi bakarız?
* Neden, insanlar gökyüzünde 400 milyon yıldız var denildiğinde inandıkları halde, "yeni boyalı" yazan yüzeyi elleriyle yoklarlar?
* Sigara dumanı neden her zaman sigara içmeyen kişiye doğru gider?
* Pillerinin bittiğini bilmemize rağmen, uzaktan kumandanın tuşlarına neden daha sert basarız?
* Neden her gördüğümüz haritada hemen Türkiye´yi bulmaya çalışırız?
* Millet olarak dünyada kaybolma kompleksimiz mi vardır?
* Neden, insanlar birbirine sarılınca sağa-sola sallanırlar?
* Kar küreyicisinin şoförü, sabah işine neyle ve nasıl gelmektedir?
* Neden, öğrenciler, ilköğretimin beşinci sınıfına kadar "öğretmenim" diye seslenirken, altıncı sınıfta bir anda "hocam" diye seslenmeye başlarlar?
* Neden, öğrenciler, sınavlarda "4 yanlış, bir doğruyu götürür" şeklinde cezalandırılırlar da, "4 doğru bil, bir doğru da bizden" şeklinde bir kampanya başlatılıp zekâya ve riske girme cesareti ödüllendirilmez?
* Neden, insanlar, kapalı bir alandan, yağmur yağan alana çıkınca kafalarını eğerler?
* Neden, markette sizin bulunduğunuz sıra daha yavaş ilerler, kasa değiştirseniz terk ettiğiniz sıra hızlanır?
* Neden, dükkânını kapatıp giden esnaf, "10 dakika sonra dönücem" yazar? Ne zaman gittiğini nasıl anlarız?
* Televizyona çıkan insanlar, neden, "Şu anda seksen milyon kişi bizi izliyor" gibi lâflar eder, kendilerini Türkiye´deki bütün insanların izlediğini zannederler?
* Düğünlerde neden, "Domdom Kurşunu" ile göbek atılmaktadır? "Bir avcı vurdu beni, bin avcı beni yedi" gibi sözler eşliğinde kendinden geçen başka milletler var mıdır?
* Cumartesi ve pazartesinin neden kendi isimleri yoktur?
* Dolmuşlardaki fiyat tarifesinde "en kısa mesafe" ye neden, "indi-bindi" olarak tabir edilir? Önce inilip sonra mı binilir? Bir terslik yok mudur?
* Neden, dostlar gelip gider ama düşmanlar hep birikir?
Bilmiyorum, bu sorulara sizin de ekleyecekleriniz var mı?