Kalemi ve yüreği çok kuvvetli Afyonkarahisar Eski Belediye Başkanı Sayın Hüseyin Barut, bir yazı göndermiş. Yazıyı alıntılayarak sizlerle paylaşmak istedim!
Ayrık otunu 7 yıl kurutmuşlar, eh artık ölmüştür diyerek toprağa atmışlar da,
“az daha susuzluktan ölüyordum” demiş.
Ayrık otu, “Şuradan bir götlük yer de bana verin” demiş, “şu kenara otur” diye yer vermişler, öyle bir yayılmış ki, diğer otlar boğulmaya başlamış.
Feryat figan edenlere de; “Daralan çıksın gitsin” demiş…
Bunlar sığınmacı değil. Sığınmacı olsalar, ve Türkiye’yi VATAN olarak seçseler, Türk Toplumuna, toplumun maddi-manevi değerlerine saygılı olmaları gerekirdi. Bunlar düpedüz işgalci Vandallar.
Lütfen kendinize şunları sorar mısınız?
Tatil beldelerine akın edenden muhacir olur mu?
Yokluk ve gariplik varken, her yıl çocuk yapandan muhacir olur mu?
Nargilesi ağzında piknik yapandan muhacir olur mu?
Ülkemizi sahibi gibi dolaşırken, arada bir memleketine gidip gelenden muhacir olur mu?
Bunlardan muhacir olmaz, buna izin vererek vatanına ihanet edenden de ENSAR olmaz…
Gelelim Türk Milletinin başına bu belayı saran ve Ensar geçinene!
Yaşamakta olduğumuz demografik felaketin nedeni AKP İktidarının tarih körlüğüdür ve öncelikli sorumlusu dönemin Başbakanı Erdoğan’dır…
2009 yılına gelindiğinde Esad Ailesi, Suriye’yi 38 yıldır, baskı ile yönetiyordu.
Müslüman Kardeşler (İhvan) kökenli Mücahidin adlı terör örgütü, 1979 yılında bir askeri okula sızarak 30 öğrenciyi öldürdü.
Esad Ailesinin bu örgütle kanlı savaşı böyle başladı. Hafız Esad, Palmira Cezaevindeki 550 İhvan mensubu mahkumu katletti.
İhvan’ın güçlü olduğu HAMA’da teröristler 70 kadar devlet görevlisini öldürdüler. Baba Esad, tank-top-helikopterlerle bir ay boyunca şehre operasyon yaptı. Kentte ölü sayısı 40 Bini buldu!
Baba Esad, 2000 yılında yerini oğlu Esad’a bıraktı.
PKK Narko-Terör Örgütü Lideri A. Öcalan’ın 1998 yılında Suriye’den çıkartılması ve Beşşar Esad’ın yönetiminde Türkiye-Suriye ilişkileri, ortak Bakanlar Kurulu Toplantısı yapacak kadar iyileşti.
Dünya siyasetinde bir kural vardır; Bir yönetici, kafasını kiraya verirse onun sonu köleliktir. Dikkat ederseniz o aralar Erdoğan “Biz Genişletilmiş Ortadoğu Projesinin Eşbaşkanlarından biriyiz” diye Türk Milletine ve dünyaya hava atıyordu! BOP Projesi gereği, Suriye’ye de, aynen Irak’a olduğu gibi ABD tarafından DEMOKRASİ götürülmesine karar verildi.
Davutoğlu T.C Dışişleri Bakanı idi ve Amerikalılar kendisine “Energizer Bunny” yani “Pilli Tavşan” adını takmışlardı.
Erdoğan, Davutoğlu’nu temsilcisi olarak ESAD’a gönderdi.
Davutoğlu, Esad’a Türkiye’nin desteğini istiyorsa, kabinesine 9 tane İhvan mensubunu BAKAN olarak almasını söyledi!
Bu, Türk Başbakanına, “Kabinene 9 tane PKK’lı al” demekle eşdeğerdir.
Esad doğal olarak kabul etmeyince, bir gecede KATİL ESED oluverdi!
Eşbaşkanımızın Başkanı, Barzani’den sonra, Fırat’ın doğusunda Kürt Devletinin 2’nci parçasının kurulmasına karar verince, o bölgede ne kadar dinci terörist-it-uğursuz varsa hepsi Türkiye’ye sürüldü.
Erdoğan, Türk Milletine şimdiye kadar yapılmışların en büyüğü olan ihaneti yaparak, önce sınırdaki mayınlarımızı kaldırttı, sonra da 12-15 Milyon arasındaki sığınmacıyı, ne sağlık ne güvenlik açısından araştırmadan ülkeye aldı. İşte, bu demografik istilanın kısa olarak özeti böyle.
Kimden hesap soracağınızı iyi bilin diye anlatmaya gayret ettim.
Hüseyin Bey, bir de fıkra anlatmış;
“Tavuk şaşırtıcı büyüklükte bir yumurta yumurtlamış. Basın üşüşmüş!
Muhabir; “1 kiloluk yumurta, harika” demiş. Tavuk, hedefim 1,5 kilo demiş.
Muhabir kümesin horozuna sormuş!
Horoz; Daha çok çalışacağız ve bulup bir şekilde indireceğiz!
Muhabir; Neyi bulup indireceksiniz?
Horoz; O şerefsiz devekuşunu…
Biz başımıza bu belayı açanları çok iyi biliyoruz. Ya sizler?
Sağlık ve başarı dileklerimle 03 Temmuz 2024
Rifat Serdaroğlu
