Yazar Orhan Gökdemir “Karanlık Yol Nakşi-Halidi Tarikatı Tarihi” kitabında “Osmanlı Devletinin Sünnileşmesinin ve İran’ın Şiileşmesinin dramatik bir tarihi var” der ve anlatır!
Safevi Tarikatı Şeyhi İSMAİL, Akkoyunlu Emiri MİRZA’yı Nahcivan yakınlarında yendikten sonra, Tebriz’de, kendisini ŞAH ilan etti. Böylece Safevi Tarikatı bir devlete dönüşmüş oldu.
Devlet olmasına oldu ama, Şah, Osmanlı’dan korkuyordu. Bu yüzden
ŞİİLİĞİ, devletinin mezhebi ilan ederek, Osmanlıya karşı Şİİ bir duvar ördü.
Zaten, Hz. Muhammed ve 4 Halife döneminde VAR OLMAYAN mezhepler sonradan, “Din’e hizmet” görüntüsü aldatmacasıyla, güç kazanmak-yönetmek-zenginlik için kurularak, İNANÇ olmaktan çıktı, insanlar ve devletler arasında birer DUVAR haline geldi.
Osmanlı Devleti, Safevi Devleti kurulunca Anadolu’daki konargöçer Türkmenlerin “Şah’a gitmek için” yola koyulmalarından çok rahatsız oldu.
Bunun üzerine Osmanlı da bir SÜNNİ duvar kurdu.
İlginçtir, iki TÜRK topluluk, mezhep ayrılığı yüzünden birbirini kırdı. (Atatürk, 1934’te İran Şahı Rıza Pehlevi’nin Türkiye’yi ziyaretinde, Adnan Saygun’un ilk Türk Operası olan “ÖZSOY OPERASI” adlı eseri seyrettirmişti. Opera, Hakan Feridun’un İKİZ OĞULLARI TUR(Kurt) ile İRAÇ (Aslan)ın kardeş olmalarına rağmen ayrılmaları, sonra gerçeği görerek beraber olmalarını anlatır. Tıpkı İran-Türkiye gibi!) (Lütfen bu operanın hikayesini internetten okuyun!)
Şu an İran’da Şiilikten esinlenen ŞERİATÇI Bir Mollalar rejimi var. İnsanlar, özellikle kadınlar bu vahşi rejim altında inim-inim inlemekteler.
Türkiye ise, AKP ve Yobaz-Hırsız ortakları eliyle, Sünniliği tahkim edip, Sünnilikten esinlenen bir ŞERİATÇI bir rejim kurmaya çalışıyor.
Türk Milletinin gerçekleri görmemekte ısrar etmesi ve durgun zekalı siyasetçilerin cehaletleri yüzünden, ülkemiz bu KARANLIK YOLA doğru yuvarlanmaktadır…
1826 Vakayı Hayriye vesilesiyle Osmanlı, “NAKŞİLİKTE” karar kıldı.
Bundan böyle tüm gerici ayaklanmalar, Halidi-Nakşiliğin kurucusu olan Süleymaniyeli Molla Halid’in tarikatı tarafından yapıldı.
Halid-i Nakşilikten 20’ye yakın zehirli filiz çıktı. Sadece kendi çıkarlarını korumak uğruna her olumlu ilerlemeye karşı çıktılar. Bugüne kalan kollarından biri Said-i Nursi’nin kurduğu Nurculuk diğeri de Süleyman Hilmi Tunahan’ın adına yazılı Süleymancılıktır.
Bugün Türkiye’nin içine itildiği “Ümmet Çukurunun” sorumlusu olan çok sayıda tarikat, (Menzil-İskenderpaşa- Erenköy-İsmailağa-Süleymancılar-Işıkçılar, hepsi Süleymaniyeli Nakşi Şeyhi Molla Halid’in cebinden çıkmıştır.
Cumhuriyet döneminde bütün isyan eden Nakşi Şeyhleri Molla Halid’in ekip yeşerttiği Halidi-Nakşibendi geleneğine yaslanır.
Turgut Özal-Necmeddin Erbakan-Bülent Arınç-Kemal Unakıtan-Abdullah Gül- Erdoğan hep bu zehirli damardan beslenmiştir.
Nakşibendilik, 1826’daki Vakayı Hayriye’den bu yana, İKİ YÜZ yıldır, devletin bir uzantısı olarak faaliyet gösterdi.
Önce devlet kademelerine sızdılar, sonra salak-cahil siyasetçileri kullanarak, devletin en hassas birimlerine kadar girdiler.
2024 Türkiye’sinde AKP Yönetiminde;
Sağlık Bakanlığında Menzilciler/ M. Eğitim’de Işıkçılar/ Bayındırlık’ta İskenderpaşacılar/ Emniyet’te Hakyolcular-/ İçişlerinde Nakşibendiler/ TSK’da Süleymancılar/ Yargıda Süleymancılar-Menzilciler- Hakyolcular etkindirler!
Bu yobazlar, bakanlıklarda yaptıkları her iş için AVANTA almakta ve sonucunda Türk Milleti’nin kanını emmekteler.
Bu kan emici sülükler, bir tek Cumhuriyet döneminde devletten kopartılıp atılmıştır. Atatürk 10 Kasım 1938 de vefat ettiğinde, ertesi gün “Karşı Devrim” başlamıştır.
Bu beladan kurtulabilir miyiz, diye soracaksınız!
Ancak Türk Devleti isterse kurtulabiliriz!
Ama siz Türk Devletini yönetme etkisini Tarikat-Cemaat Hırsızlarının eline verirseniz ve her seçimde “istikrar var” tekrarlarsanız, hala kendi evlatlarınızın farkına varmazsanız, yapacak bir şey yoktur.
Yazıyı bağlarken lütfen kendinize şu soruyu sorun;
“Bu yazıya kadar, neden hiçbir Genel Başkan bize bunları anlatmadı?”
Sağlık ve başarı dileklerimle 17 Kasım 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı