Biz yaştakiler, siyasetle ilgileniyorlarsa, hele devlette ve parlamentoda görev yaptılarsa, yakın tarihteki “Toplumun Hafızaları” konumundadırlar !
Bu kişiler yaşadıklarını, tanık oldukları olayları ve toplumu yönetmek iddiasındaki siyasetçilerin iyi ve kötü yönlerini, olaylar karşısındaki davranışlarını mutlaka, yazılı olarak bırakmak zorundadırlar!
Bizden sonraki nesiller, bunları ve karşıt görüşleri okuyacak, geçmişi yargılayarak ders çıkaracak, olabildiğince az yanlış yapacaklar!
Kozmik Oda ve Dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ!
Kozmik Oda, Seferberlik, işgal gibi en özel durumlar için oluşturulmuş, devletin en yüksek strateji birimidir. Burada korunan bilgilerin önem seviyesi
en üst düzeydedir!
Olay;
19 Aralık 2009’da Bülent Arınç’a suikast iddiasıyla 2 Terörle Mücadele Subayı Polis tarafından gözaltına alındı. Bu gerekçeyle Devletin Kozmik Odası aranmak istendi. İlker Başbuğ önce direndi, fakat dönemin Başbakanı
Erdoğan’ın emri ile, Kozmik Oda 20 gün süre ile arandı. Hakim Kadir Kayhan’ın verdiği emri Savcı Mustafa Bilgili (İkisi de tescilli FETÖ’cudur) aramayı yaptı. E. Korgeneral Erdoğan Karakuş, devlet sırlarının, terör örgütlerinin eline geçtiğini ve bunun sonucu olarak, 848 Devlet görevlisinin
şehit edildiğini açıkladı. FETÖ’CU Hakim Kadir Kayan yurtdışına kaçtı. FETÖ’CU Savcı ise yargılanıp Cezaevine atıldı…
Soru şu; Dönemin görevdeki Genelkurmay Başkanı, Kozmik Odanın aranmasına izin vermekle doğru mu yaptı? Sorumluluğu nedir?
-TSK Genelkurmay Başkanı, kurulan kumpasın AKP-FETÖ-CIA tarafından
tezgahlandığını görmeyecek kadar körse, zaten onun Başkanlığı fostur.
-Hakim Kadir Kayan ve Savcı Mustafa Bilgili ’nin azılı FETÖ elemanı olduklarını, posta dağıtıcıları bile öğrenmişken, nasıl olur da, TSK bilmez:
-Eğer Karakuş Paşanın dediği doğru ise, Dönemin Genelkurmay Başkanının yaşaması, onun kendi ayıbıdır. Türk Milleti için bu kişi yok hükmündedir…
İKİZ YASALAR (İHANET YASALARI)
(Bu 2 Yasa, DOĞRU Parti Siyasi Sorumluluk aldığında derhal kaldırılacaktır.)
15 Ağustos 2000 de New York’ta “Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme” Türkiye tarafından imzalandı. Hükümet, Ecevit-Bahçeli-Yılmaz hükümetiydi. Ecevit hem ortaklarının ısrarına, hem de dış baskılara dayanamayarak, imzalanması talimatı verdi!
Fakat Ecevit 3 yıl boyunca Sözleşmeyi TBMM’ye göndermeyip sümen altında tuttu.
Tam Irak’ın işgali sırasında, 4 Haziran 2003 yılında, Erdoğan başbakan olur olmaz, bu sözleşmeyi TBMM’ye gönderdi. (RTE 14 Mart 2003’te Başbakan oldu) Oylamaya 221 MV katıldı. AKP ve CHP Milletvekillerinin oylarıyla
(216 KABUL, 5 RET) 4867 ve 4868 yasalar olarak kabul edildi!
Bu Yasalar hakkında bir fikir sahibi olmanız için ilk 3 maddeyi yazıyoruz;
1)Bütün halklar kendi kaderini tayin hakkına sahiptir. Bu hak vasıtasıyla kendi siyasal statülerini serbestçe tayin edebilir ve ekonomik-sosyal-siyasi gelişmelerini serbestçe sürdürebilirler.
2)Bütün halklar, doğal kaynakları ve zenginlikleri üzerinde kendi yararına serbestçe tasarrufta bulunabilir. Bu hak sahip olduğu maddi kaynaklardan hiçbir koşulda yoksun bırakılamaz.
3)Bu sözleşmeye taraf bütün devletler, kendi kaderini tayin hakkının gerçekleşmesi için çaba gösterir ve Birleşmiş Milletler şartının hükümlerine uygun olarak bu hakka saygı gösterir…
İşte size, 2000 yılında Bahçeli’nin ısrarıyla imzalanmış, 2003’te AKP-CHP
işbirliği ile yasa haline gelmiş, 2025 yılında Bahçeli’nin, Öcalan’ı TBMM’ye
davet etmesiyle, sondan bir evvelki noktaya gelmiş bir İHANET Projesi…
Bundan sonrası ise, ülkemizin AKP ve Ortakları aracılığıyla eyaletlere bölünmesi ve yapılacak plebisit ve çöküş!
Başarabilecekler mi? Türk Milletine olan güvenimi hiçbir zaman kaybetmedim. Mücadeleye devam edeceğiz.
Bildiğim şudur; Bu kumpasa evet diyenlerin isimleri-resimleri
Türk Milletinin hafızasından silinecektir. Hem de geri gelmemek üzere!
Not; Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in vefatını öğrendim.
Allahtan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun. Tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum…
Sağlık ve başarı dileklerimle 10 Haziran 2025
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı