Türkiye İyi Niyetli İnsanlara Göre Bir Ülke mi?
Uzun yıllardır Türkiye üzerine düşünmüş, yazılar yazmış, kitaplar bastırmış ve sayısız makale yayınlamış biri olarak üzülerek ifade ediyorum ki, burası iyi niyetin ödüllendirildiği ve kötü niyetin cezalandırıldığı bir ülke olmaktan hızla uzaklaşıyor.
Bu tespitimi sadece bir duyguya dayandırmak yerine, tarihimize ve bugünkü durumumuza objektif bir bakış açısıyla bakalım. Yüzyıllar boyunca süren kavgalar ve çatışmalar, bir yamyam geleneğine dönüşmüş gibi görünüyor. Kargaşa ve belirsizlik ortamında, insanlar ister istemez bir saldırı ve savunma içgüdüsü geliştiriyor.
Hayatta kalmak için insanlar birbirine sokuluyor, gruplaşıyor ve kendi aralarında dayanışma kurarken, diğer gruplara karşı da saldırgan bir tutum sergileyebiliyor. Bu gruplaşmalar siyasi partiler, futbol takımları, tarikatlar veya başka türlü oluşumlar şeklinde olabiliyor.
Ülkemiz adeta çete savaşları ülkesine dönmüş durumda. İnsanlar açık konuşmaktan çekiniyor, sembollerle, imalarla, dedikodularla ve iftiralarla kendilerini ifade ediyor veya savunuyor. Bu durum, farklı gruplar arasındaki iletişimi ve uzlaşmayı imkansız hale getiriyor.
Böyle bir ortamda dünyaya gözünü açan çocuklar, sinsi bir tehditle karşı karşıya kalıyor. Hayatta kalmak için en uygun çeteye katılmaya ve bir mevki veya makam elde etmeye çalışıyorlar.
Bunun yanında, hayatları boyunca ülkesinin geleceğini düşünen, kafa yoran ve iyimserliklerini kaybetmeyen insanlar da var. Fakat ülkenin sistemi bu insanlara acımasız darbeler indiriyor. Çoğu insan, iyi niyetin ve bilginin değerini kavrayamadığı için, bu değerlere sahip olanlara da kuşkuyla yaklaşıyor.
Yazılarım ve kitaplarım için bana en çok sorulan sorulardan biri, ne kadar para kazandığım. Bu sorunun arkasında yatan zihniyet, maalesef ülkemizdeki genel atmosferin bir yansıması.
TÜİK verilerine göre, Türkiye'de her 100 kişiden sadece 4'ü kitap okuyor. Bu durum, insanların bilgiye ve aydınlanmaya ne kadar değer verdiğini gösteriyor.
Yaşamım boyunca birçok iyi insan tanıdım, fakat maalesef kötü insanların sayısı çok daha fazla. Bu durum, sağcı-solcu, dinci-laik, eğitimli-eğitimsiz ayrımı gözetmeksizin geçerli.
Yaşamımın bana öğrettiği en önemli gerçek şu: Türkiye iyi niyetli insanlara göre bir ülke olmaktan çıkmıştır. Bir Anadolu türküsünün dediği gibi: "Bizde adet böyledir/Güzeli ağlatırlar, çirkini söyletirler."
Bu durum, sadece geçmişte değil, bugün de geçerliliğini koruyor.
Sonuç olarak:
Türkiye'nin iyi niyetli insanlara göre bir ülke olabilmesi için, eğitim ve kültür seviyesinin yükseltilmesi, hoşgörü ve saygının teşvik edilmesi, adalet ve liyakat sisteminin sağlamlaştırılması gibi önemli adımlar atılması gerekiyor.
Eğitimci Yazar
Soner Atabek
