Uzun sandığımız bir yolculuk daha bitiyor.
Hayatımız bütün çiçekleri sığdırmaya çalıştığımız güzel kokulu bir bahçe olsun diye
çabalarken dikenleri de kucakladığımız ,büyüttüğümüz de doğrudur.
Yeni bir yıla bambaşka bir akılla ,bambaşka bir ruhla merhaba demeyi dilediğimiz bütün
yıllar duvar yazısı gibi gözlerimin önünde. Küçük yürek çırpıntıları ile “olsun” istediğimiz her
şeyin kurmaca bir öyküden ibaret olmaması içindi dualarımız. Öylesine uzundu ki
gönlümüzün listesi , hayaller hayallerin içinde kayboluyordu sanki. Bir büyük ayinin dağılması
gibi ruhun hafifleyen manevi boyutunda yataklarımıza çekilip ayaklarımızı karnımıza büküp
son bir kez daha kirpiklerimiz örteceğimiz 2024 ,gidiyorsun işte.
Geleceğin fotoğrafını çekebilen var ise bana da öğretsin . Yeni yılın ilk gününden başlasın
hatta fotoğraflamaya . Sonra bana göstersin ,dizsin önüme bu fotoğrafları. Bu , şarkı
söyleyen bir babanın fotoğrafı ,desin ; bu, ağız dolusu gülebilen bir annenin fotoğrafı ,desin.
Bu, sefaletten dolayı büyükler gibi konuşmayan çocuğun fotoğrafı ,desin. O vakit inanırım
onca düşündüğüm iyi şeylerin dualarımla birlikte ağzımda kaybolup gitmediğine.
Kesik kesik nefes alabildiğimiz geçen yıllarda kültürel donanımdan daha büyük ,daha
önemsenecek eksiğimizin olduğunu varsayarsak insanın yazgısının yeniden yazılmasını
ister miydik bilemiyorum...
Gelecek kaygısının ,rahat bir yaşam sürememenin tek sorumlusu kendimiz miydik?
Rahmeti gökte mi yerde mi aramalıydık ?
Bazı duyguların yoksunluğu yahut fazlalığı bizi nerelere sürükleyecekti?
Nasıl bir ham maddeden yapılmıştık biz?
Kendimiz için dilediklerimizi başkaları için de istemek zorunda mıydık ?
Elbette öyle BİRLİKTE ALÇALMAKTANSA BİRLİKTE YÜKSELMEK en güzeliydi .
Evet 2025 ; sürü sürü ,türlü türlü belirsizliklerle geliyorsun işte...
Yalnız , bir şairin dizelerinde sivrilen tek bir duyguyla değil
UMUT UMUT GEL
UĞUR UĞUR GEL
USUL USUL GEL