Melisa GÖNEN-GENÇ KALEM

Tarih: 07.12.2019 20:31

Üretenler bizi tüketenler midir?

Facebook Twitter Linked-in

Eskiden çarşılar, pazarlar, küçük küçük dükkanlar vardı. Günümüzde ise her yer alışveriş merkezi dahası elektronik alışveriş merkezleri hemen elinizin altında. Küçük esnafı yutan markalar diyarı olan alışveriş merkezleri teknolojinin kapsamı altında siz nereye giderseniz gidin peşinizden geliyor.

Alışveriş merkezleri tüketime öylesine hizmet eder nitelikte ki bu hizmet bir kitapta şöyle ifade edilmiş: "Tüketim"in tüm yaşamı kuşattığı, tüm ektinliklerin aynı bileştirici biçime uygun olarak zincir oluşturduğu, insanı ödüllendirme yollarının saat be saat önceden ayarlandığı, "çevre"nin bir bütün oluşturduğu, bütünüyle iklimlendirildiği, düzenlendiği, kültürelleştirildiği noktadayız.

(Baudrillard,20.sy) *Kitap burada iklimlendirme ile dışarıdaki havanın içeride hissedilmemesini sağlayan bir klima sisteminin varlığını ifade ediyor ve böylece ilkbahar hükmünün sürdürüldüğünü ifade ediyor.

Siz yeter ki tüketin diye hizmette sınır tanımayan üreticiler, yine bizlere sattıkları telefonlara kendi hizmetlerini sunacakları uygulamalar da hazırladılar. Telefonunuzdan çeşitli ürünleri inceleyerek, üstelik birkaç parmak hareketiyle ne çok şeye sahip olabiliyorsunuz. Bu cümle pembe bir dünyaya aitmiş gibi oldu. Tüketim yapmayı bu kadar kolaylaştırmak için yine  tüketimin biricik gereği parayı hiçe saymalıydım.

Peki "kara cuma" dedikleri dev alışveriş günlerinden hatırınızda kalanları, yani paranın kısıtlı oluşunu hiçe sayanları şöyle bir akla getiriniz, haberlerde yaşanan izdihamları düşününüz. Bunun üzerine şöyle bir soru sorsam: "İnsanlar ihtiyaçlarını mı ön planda tuttular yoksa tüketime olan arzularını mı ?" Cevabınız ne olurdu?

Tüketim toplumu, insanları hiç ihtiyaçları olmayan şeyler uğruna bile yarıştırır. Büyük indirim günleri size sürekli bir mesaj verir. Bu mesajlar sizin arzularınızın uyarıcısıdır. Eğer bu mesajlara ve sözde fırsatlara geri dönüt sağlamazsanız, bir fırsatı kaçırmış ya da akıllıca davranmamış hissi uyandırmak üreticiler için bir sonraki muhtemel hamle olacaktır.

Oysa bizler bilinçli tüketici oldukça hem kendimize hem de geleceğimize yatırım yapmış olacağız. Algılarımıza sunulan uyarıların farkında olmalı ama onları elimine etmenin gereğini de kendi maddi ve manevi sağlığımız için bilmeliyiz. Alışveriş merkezlerinin raflarındaki ürünler, sonsuza kadar üretilecekmiş gibi bir algı oluşturabilir ama alışveriş dünyasının sözlüğündeki  " sonsuzluk " kavramı; dünyanın kısıtlı kaynakalarıyla aynı fikirde, aynı mantıkta kavramlar olamazlar.

"[...]Bolluklar Ülkesi'nin fantezileriyle kuşatılmış ve palavralarıyla her şeyin kendisine önceden verileceğine ve bolluk üstünde kendisinin meşru ve devredilemez bir hakka sahip olduğuna ikna olmuş tüketiciler kitlesi, bolluğu doğanın bir sonucu gibi yaşamıyor mu? Tüketime inanç yeni bir öğedir; bundan böyle yeni kuşaklar mirasçıdır: Yalnızca malların değil, doğal bolluk hakkının da mirasçısıdır.[...]"(Baudrillard,25.sy:2018)*

 Elimize geçen her kuruş hayatımıza yön veren maddi bir güçtür. Güç ise maneviyatın ve huzurun her zaman için yararını sağlamaz. Güce de maneviyata da sahip olan bizler olduğumuz gibi tükettiğimiz her üründe, kaynaklar üzerine söz sahibi olan yine bizler olacağız.Bunu bilmenin yanında,  hayatımıza uygulayabilmeyi de başarabileceğimiz günlere...

*Baudrillard,Jean.Tüketim Toplumu.İstanbul:Ayrıntı Yayınları,2018.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —