Mustafa Kemal ve yaveri Cevat Abbas, 13 Kasım 1918 günü, İstanbul’da, Haydarpaşa’dan karşıya geçmek için Kartal istimbotuna binerler. Boğaz, İngilizler ve Fransız gemileri ile doludur. İstanbul işgal altındadır. Cevat Abbas’ın gözleri yaşlanır, ağlar. Mustafa Kemal, dalgın gözlerle “Merak etme Abbas, geldikleri gibi giderler” der. İşgal kuvvetleri, 4 Ekim 1923’te İstanbul’u terk ederler. “Geldikleri gibi giderler.”
X X X
Ve sonra…
Cumhuriyet kurulur.
Tüm devrimler birbirlerini izler.
Saltanat kalkar.
Emperyalistlerle işbirliği yapan hainler, halk düşmanları ülkeyi terk eder.
Halifelik kaldırılır.
Anadolu kadınına seçme ve seçilme hakkı tanınır. Avrupa’da, dünyada ve koca İslâm dünyasında kadına bu yurttaş hakkı tanınmamıştır daha. Bu öylesi bir devrimdir.
Ve sonra…
Şapka ve kıyafet devrimi.
Soyadı kanunu.
Laik devlet ve laik yönetim anlayışının anayasaya yazılması. En büyük devrim bu devrimdir..
Takvim, saat, ölçüler, harf devrimi, tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması…”HAYATTA EN HAKİKİ MÜRŞİD İLİMDİR, FENDİR” sözünün toplumsal yaşama geçirtilmesi. Medreselerin kapatılması, öğretimin birleştirilmesi, Türk Tarih ve Dil Kurumu’nun kurulması.
Dil devrimi, üniversite reformu…
Ve sonra…
Hıfzı Sıhha’nın kurulması.
Aşar vergisinin kaldırılması.
Tarım Kredi Kooperatifleri’nin kurulması, yurdun dört bir yanında ulusal kalkınmanın şahlanması, Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün Anadolu’yu aydınlatması. Çocuk aşılarının ve diğer koruyucu aşıların bulunup uygulaması.
Türk Hava Kurumu’nun (THK) kurulması.
Anadolu’nun, Anadolu insanının tüm dünyada hayranlık uyandıran bu devrimler çağını yakalaması, Anadolu insanının yüzünün gülmesi.
Ve sonra…
Günümüz Türkiye’si… Tüm devrimler bir bir örselenmiş…

