Murat KARAHAN


Vergi Alma İhtiyacı

Vergi Alma İhtiyacı


Vergi alma ihtiyacı insanlık tarihine yaklaşık dört bin yıl önce girmiştir. M.Ö. 2500 yılından beri vergi, toplumların hayatlarında vardı ve var olmaya da devam edecektir. Mısır ve Babil Krallıkları tapınak ve piramitleri inşa ederken, halktan vergiler topladığına dair belgeler tarihin tozlu sayfaları arasındadır. Firavun, halktan toplattığı vergilerle sarayın giderlerini karşılayamadığını görür. Bu seferde halktan kamu binaları giderlerine katkı adı altında tekrar vergiler toplatır. Toplatmış olduğu vergilerde yetmez olunca, vergi miktarlarını artırarak kendince çare bulur. Keza eski Roma ve Yunan krallıklarında yine vergi adı altında halktan önemli paralar ve mallar toplanmıştır.

Orta çağ bittiğinde, vergiler deyim yerindeyse kurumsal bir yapıya bürünmüştür. Sarayın vergileri, soyluların vergileri, savaş vergileri vs. derken özellikle şehirliler düzenli olarak vergi ödemeye başlamışlardır. Köylülerin neredeyse tamamı soyluların topraklarını işleyip, hayvanlarına bakarak kendilerince vergilerini ödemişlerdir.

Yeniçağ ile birlikte 1900’lü yıllara kadar olan zaman diliminde vergi toplama, yasal tanımlamasıyla birlikte toplumsal hayatımıza girmiştir. Devletler savaş dönemlerinde, şahıs vergileri, tapu vergileri, servet vergileri adı altında yeni vergiler oluşturmuşlardır. Dünya bu şekilde ilerlerken, Osmanlı İmparatorluğu’nda ve Türkiye’de de aynı geçişler yaşanmış ve yaşanmaya da şüphesiz devam edecektir…

Son dokuz aydır Türkiye ekonomisini rayına sokmak için uygulanan mali disiplin, yeni vergiler, yüksek vergi oranları, finansal sıkılaşma gibi önlemler halkın her kesimini olumsuz etkilemiştir.  Ancak başta da söylediğim gibi vergi, binlerce yıldır hayatımızın tam olarak içerisindedir. Devletler hayatlarını sürdürmeleri için yine toplumun bireylerinden ama az, ama çok vergi almak zorundadırlar. Vergi uygulamalarında asıl mesele adil bir vergi sisteminin kurulmasıdır.

Vergi alma ihtiyacına çarpıcı bir örnekle devam etmek için, hadi sizleri 13. Yüzyıl Fransa’sına götüreyim. Bakalım orada neler yaşanmış birlikte tarihe kısa bir yolculuk yapalım.

13. Yüzyıl Fransa’sında vergiler şöyle toplanıyormuş. O dönemde soylular, zenginler ve din adamları Fransa’nın Thones Vadesindeki toprakların sahipleriymiş. Bölgedeki köylüler bu verimli topraklarda hayvanlarını otlatırlarmış. Toprak sahipleri otlaklarında beslenen ineklerin sütleri üzerinden vergilerini alırlarmış. Vergiler yılda bir defaya mahsus köylülerden toplanırmış. Ve vergi hesaplamasını da bir inekten sağılan süt miktarının belli bir kısmı üzerinden yaparlarmış…

Gün gelmiş toprak sahiplerinin ihtiyaçları artmış. Onlarda da fazla vergi toplayalım kararı almışlar. İneklerin günlük sağımlarından aldıkları vergi almak yerine, her öğünde sağılan sütlerden vergi almaya karar vermişler. Köylüler bu duruma karşı çıksalar da başka çarelerinin olmadığını bildiklerinden, toprak sahiplerinin isteklerini kabul etmişler. Ancak daha az vergi ödemek için bir şeyler düşünmeye de ilk günden koyulmuşlardır.

Köylüler gizlice yaptıkları toplantıların sonunda, kendilerince bir çözüm bulmuşlar. Bu çözüme göre inekleri akşam sağımında daha az sağmaya karar vermişler. Yani tam sağım yerine yarı sağım yapıp, içeride bir miktar süt bırakacaklardır…

Soyluların adamları ahırların her yerinde ineklerin sağımlarını tek tek kontrol edip tutanakla kayıt altına almışlar. Adamlar gittiklerinde köylüler gece ikinci sağıma başlamışlar. Yarım sağım işi tutmuş ve köylüler bu şekilde daha az vergi ödemişler. Ancak bir sorun vardır. Oda gizlice sağdıkları ikinci sağımdan elde ettikleri sütü ne yapacaklardır?

Düşünürler, düşünürler ve yine bildikleri en iyi yolu denemeye karar verirler. İkinci sağım ile elde edilen sütlerden, peynir yaparlar. Peynirleri satıp hem kazanç hem de kendilerince bir nevi vergi kaçırmışlardır. Böylelikle köylülerin toprak sahibi soylulardan gizledikleri, bu küçük mal kaçırma eylemiyle ürettikleri peynir, Fransızca orijinal ismi Reblochon’tur. 13. Yüzyıldan bugüne kadar gelen bu peynir ikinci sağım peyniri olarak da bilinir. 

Ayrıca Türkçesi Röbloşon peyniri olarak bilinen bu peynir halk arasında vergiden kaçırma peyniri olarak yayılır, günümüze kadar gelir. Dünya’ca ünlü bu peynir, bugün bile marketlerde yüksek fiyatı ile yerine almıştır. Binlerce yıldır devletler, halktan ama az, ama çok vergiler alır. Vergi tahakkukunun sonunda hizmetler ama az ama çok yapılır. Şüphesiz toplanan vergiler olmazsa, devletler halkına hizmet edemezler. Gelecekle ilgili hiçbir yatırımı da hayata geçiremezler.

Ne olursa olsun vergi alma ihtiyacı her zaman vardır, günceldir ve olmalıdır. Önemli olan vergilerin toplumun her kesiminden adil bir şekilde alınması ve o toplumun geleceği için en doğru şekilde kullanılmasıdır…

Verginin doğru ölçülerde tahakkuk ettirilmesi, geleceğe, istihdama, refaha dayalı bir sistemle ilerletilmesi ve tahakkuk ettirilen vergilerin zamanında toplanması gerek devletlerin ve gerekse mükelleflerin birinci görevi olmalıdır.

Günümüz Dünya’sında devletler vergi alma ihtiyacını doğru belirleyemediği takdirde, halk maalesef ki 13. Yüzyıla dönüp, vergiden kaçırma yollarını aramakta ve buda kayıt dışı ekonominin değirmenine su taşımaktadır.

  • BIST 100

    9724,50%-0,42
  • DOLAR

    35,19% 0,30
  • EURO

    36,73% 0,92
  • GRAM ALTIN

    2968,28% 1,32
  • Ç. ALTIN

    4806,92% 0,71
  • Cumartesi 12.5 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Pazar 6.1 ° / 3.4 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Pazartesi 12.5 ° / 4.2 ° false

Balıkesir

21.12.2024

  • İMSAK 06:49
  • GÜNEŞ 08:19
  • ÖĞLE 13:12
  • İKİNDİ 15:34
  • AKŞAM 17:54
  • YATSI 19:19