Virüs ağaca girdi.
Virüs bir ağaca girdi mi, o ağacı yavaş yavaş, içten kemire kemire bitirir, öldürür.
X X X
CEHALET VİRÜSÜ TOPLUM AĞACINA GİRDİ, YERLEŞTİ.
Bu virüs, toplumu yavaş yavaş çürütür, bitirir ve koca toplum, kof bir ağaç gibi, bir dokunuşta devriliverir.
X X X
Bizim tarihimizde, bir insan için, bir devlet için en tehlikeli, en sessiz, en kurnaz bir mikrop, bir yıkım, bir yok oluş nedenidir.
X X X
Bizim tarihimizde, Osmanlı İmparatorluğu, bu cehalet virüsü sonucu yıkıldı.
Yaşadık, gördük, okuduk. Cehalet, yeni olan, yenilikçi olan, değişen her şeye direnir. Yanına da din gibi çok güçlü olan bir inanışı alır. Dini de cahilleştirir. Onu kendi yoz, zavallı, kör çıkarı için kullanır. O güzel ve kutsal inanışlar, din, cahillerin elinde, inanan insanlar için gerici, tutucu, ilerleme ve aydınlanmaya karşı bir unsur oluverir. Din de bu cahillerin elinde, emrinde çürür, anlam ve yüceliğini yitirir.
X X X
Avrupa aydınlanma çağını, endüstri ve teknoloji devrimsel değişimlerini hep bu cahillerin İSTEMEZÜK, GAVUR İCADI söylemleri ile kaçırdı koca imparatorluk…
Sonunda bu cehalet virüsü ile çürüdü, geri kaldı, HASTA ADAM öldü ve yıkılıp gitti.
X X X
Ucundan kıyısından, Atatürk Devrimleri ile ayağa kalkan, çağına ayak uyduran tek İslâm ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti devleti de yüz yıl sonra bu CEHALET VİRÜSÜ saldırısı ile karşı karşıya kaldı.
Virüs, toplumu kemiriyor. Toplum içten içe hızla çürüyor.
Ben görüyorum.
Sizi bilmem!

