belki de şu an birileri ağlıyor
uzak uzak denizlerin kenarlarında
sabahlar doğuyor bir yerlerde..
bir yerlerde de aylar…
umutları kendilerinden önce ölen gençler
canlarını veriyorlar yavaş yavaş…
ışıkları izliyor çocuklar
başka yerlerdeyse mermileri,
gözyaşlarını, ölümleri izliyorlar..
bir adam sessizce oturuyor
gözlerini dikmiş uzaktaki direklerin
yanıp sönen ışıklarına..
füzeler havalarda, tenis topu gibi..
parlak, ışıklı, sesli…
birini öldürüyor bir katil..
hali iyiyse, izin veriyorlar yine katilliğine.
hapse atılıyor hakkını arayan insanlar,
bilmem kaçıncı sayılı kanunla,
başka başka yerlerde,
başka başka maskelerle…
kazalar oluyor yollarda..
kazalarla süslü cinayetler oluyor,
çocuklar ölüyor, bebekler ölüyor belki de
daha konuşamayan bebekler…
kadınlar ölüyor..
konuşmasına izin verilmeyen kadınlar…
bir kız oturmuş hayatı sorguluyor
yalnızlaşıyor her saniyesinde biraz daha
ruhu çoktan ölmüş, öldürülmüş..
bedenine kıyamıyor…
belki de insanlar birbirlerini
sevdiklerini söylüyorlardır bir yerlerde
savaşta veya barışta
ölümde veya kalımda
başka dünyalara gerek duymadan..
Bangladeş'te bir fabrikada
ya da güney Afrika'da
bir altın madeninde..
okyanusun ortasında bir gemide…
bir mektup yazarken, konuşuyor muşcasına yüz yüze.
ya da bir kakao tarlasında,
kızgın ekvator güneşinde,
kızıl topraklarda çalışırken
sevdiğini söylüyordur birileri
birilerine…
sanki hiç yarın yokmuş gibi
birini seviyor biri tüm yüreğiyle,
şiirler gibi seviyor, şarkılar gibi..
saklıyor içindeki en güzel yerlerde sevdiğini..
ama anlamıyor kimse şiirlerinden…
hüzünlere bölünüyor saatler..
insanlığını kaybediyor birileri de
nüfusları milyonlarla ölçülen şehirlerde..
sisteme köle oluyorlar güzellemelerle..
gülümse diyorlar ağlatırken..
aşağı bakıyor bir kız,
yükseklere çıkmış.
varlığıyla yokluğunu ölçüyor…
fark arıyor aralarda, kıyılarında hayatının..
bulamıyor…
ruhundaki ateş gibi acıyı,
sadece dindirmek istiyor.
dayanamıyor.
6.6.25