Erhan GÖÇMEN Göçmen/yorum

Tarih: 09.05.2020 22:17

YİNE AYNI OYUNLAR VE YİNE AYNI SENARYOLAR SAHNELENİYOR

Facebook Twitter Linked-in

  Son günlerde geçmişte de olduğu gibi yine yurt dışı kaynaklı bir döviz manipülasyonu ile yabancı basın organlarında  yine bu manipülasyonu destekler biçimde Türkiye aleyhine yayımlanan yazılar dikkatimizi çekti..

  Peki, ne oldu da birden bire bu işler tekrar ortaya dökülmeye çalışıldı? Ben bunun sebebini son günlerde moral ve motivasyon olarak kazanımlarımıza bağlıyorum

     Özellikle Elazığ depremi sonrası çok kısa sürede organize olan bir devlet devlet yapısının toplum üzerinde bıraktığı pozitif etkileri ile yine aynı şekilde dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan Korona virüs salgınındaki olumlu göstergelere bağlıyorum. Yönetim olarak tehlikeyi hemen fark ederek gerekli tedbir ve önlemleri zamanında alarak sağlık ordumuzun bakım ve tedavilerde tüm  dünyada dikkati çekecek kadar örnek çalışmalar yapmasını Türkiye Cumhuriyeti adına çok önemseyenlerden birisiyim..

     Dolayısıyla toplum olarak yakaladığımız bu moral ve motivasyonun yükselmeye başladığı bu günler de bu kez tam tersi moralleri bozma, devlete olan güveni sarsma üzerinden basit ve sığ hareketlenmelerin yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığını görüyoruz.

     Özellikle tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi bu salgın nedeniyle bizimde ekonomik yönden sıkıntılarımız oldu, olacakta.  Ancak bu konuda yapılan ekonomik desteklerle sıkıntıları aşma noktasında gerçekten önemli çalışmaların yapıldığı da bir gerçek. Dolayısıyla tüm bunların sonuçları ne olur bu günden kestirmenin güçlüğü de var ancak gelişmekte olan bir ülke olarak 2009 dünya krizinde olduğu gibi ben bu salgın krizini de ülke olarak en az hasarla atlatacağımıza inanıyorum.

    Ancak biz ülke olarak böylesi ağır ekonomik zorluklardan kurtulabilme adına kendi başımıza çıkış yollarını ararken 2018-19 yıllarında olduğu gibi yine yurt dışı kaynaklı, üç yabancı bankanın girişimleriyle bir döviz maniplasyonu ile karşılaştık. Ama biliyoruz ki artık dünden daha hazırlıklıyız. Bu konuda da tedbirleri hemen alarak hem bu işi yapanları ortaya çıkardık, cezalandırdık hem de düzenleyici tedbirleri alarak zararlarımızı gidermeye çalıştık, çalışıyoruz da.

   Geçmişte örnekleri olan dış kaynaklı yazının özü ise ülkemizin batmakta olduğu yönünde bir sürü zırva içeriyor bu yazı. Ama gerçekten böyle bir şeyin olmadığını da en basit yönden şu son aylarda yaşanan olaylardan görmemiz gerektiğini de düşünüyorum. Örneğin böylesine zor bir dönem içinde veya onların deyimi ile “batan bir ülkenin”  45 gün içinde 1005’er yataklı iki salgın hastanesini sıfırdan inşa etmesi mümkün alabilir mi acaba? Yine salgın nedeniyle dünyanın çeşitli ülkelerinden topladığı 70 bine yakın vatandaşını 14 gün süreyle iaşe ederek 65 ilinde misafir edebilmesinin yanı sıra  60 ülkeye yaptığı tonlarca tıbbi yardımları göz önüne aldığımızda batmakta olan bir ülke tüm bunları onların deyimi ile “şirin görünmek adına” bu işleri yapabilme ihtimali olabilir mi acaba?  

    Elbette eleştiriler olmalı, yapılmalı da ama tüm bu işlerin kendi iç siyasetimiz içinde yapılması gerektiğin inanıyorum. Bu manada dışarıdan gelen tüm haksız girişimlere de sadece iktidarların değil tüm yüce meclis çatısı altındaki vekillerin itiraz etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Unutmayalım ki bu ülke hepimizin ülkesidir. Dolarda olsa TL’de olsa kayıplarımız hepimizin kayıpları olacaktır. Hele hele yalanda olsa, yanlış da olsa ülkemizi BATAN BİR ÜLKE gibi gösterilmesi sadece bu günler için değil bu yakıştırmadan ötürü doğabilecek maddi ve manevi zararların tüm geleceğimizi etkileyebileceği asla göz ardı edilmemelidir.

 Sonuç olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün çok büyük zorluklarla kurduğu bu aziz vatanın ilelebet yaşamasını istiyorsak eğer mutlaka dışa karşı birlik ve beraberlik içinde olmalıyız ve vatanımızı korumalıyız.  09 Mayıs 2020 Erhan Göçmen 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —