Son günlerde basında ve sosyal medyada bir söylem var. Aşı beklenirken, böyle bir söylemin dolaşması çok enteresan. AKP’li üst düzey yöneticilerin ve yakınlarının 10 gündür aşı oldukları iddia ediliyor. Hem basında var. Hem de sosyal medya da var. Hiçbir Allah’ın kulu çıkıp da böyle bir şey yok demiyor. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
Böyle bir şey hakikaten varsa? Demek ki? AKP’liler bu ülkenin has evlatları. Bu olayda dahi ayrımcılık yapıldı ise yazıklar olsun. Şayet bu doğru ise sağlık bakanına ilk zamanlarda çok yüksek bir güven duygusu vardı. Sonra vaka ve olay sayıları ile güven kaybetti. Bu AKP’li üst düzey yöneticilerinin ve yakınlarının aşı olayı doğru ise? Sağlık bakanı iyice güven kaybedecektir. Hâlbuki bu salgın olayının tek yöneticisi sağlık bakanı Koca olmalıydı. Bilim kurulu başkanı olarak bütün yetki kendisinde olması gerekirdi. Bilim kurulu olarak tedbirleri alacaklardı. Yönetime uygulamaları için tedbirleri göndereceklerdi.
Bir işin ne kadar karışanı olursa işler o kadar bozuk olur. Bu olayda ben yaptım demek çok yanlıştır. İşin doğrusunu işin ehli olanlar bilir. Onun için bu olay ehil olanlara bırakılmalı idi. Sağlık bakanı aşının yakında geleceğini söylüyor. Aşı geldikten sonra öncelik sağlık çalışanlarına verilmelidir. İkinci olarak da askerlerimize verilmelidir. Şehit olanlara Allah rahmet eylesin. Allah korusun birde bu virüs yüzünde askerlerimizi kaybetmeyelim. Çünkü bu günlerde olan olaylarda askerlerimiz görev almaya başladı.
Vatandaşla askerlerimiz daha çok haşır neşir oluyor. Askerlerimizi bu virüsten korumalıyız. Sağlık Çalışanlarımıza minnettarız. Çok fedakârlık yapıyorlar. Her şeye para buluyoruz. Fakat sağlık çalışanlarımızı memnun edecek parayı bulamıyoruz. Şirketlere para var. Başka ülkelere yardıma para var. Kendi vatandaşımıza geldi mi para yok. Tunus’a 5 milyar hibe edildi. Bu para sıkıntıda olan esnaflarımıza can suyu gibi verile bilinirdi. Yardım ettiler desinler le olmaz. Önce can sonra canan olmalıdır. Aşı olayındaki olay doğru ise? Nasıl önceliği önce canlarınıza verdi iseniz. Yardım işinde de öncelik önce cana sonra canana olmalıdır.
Bu ülkede çok karışık olaylar oluyor. Yargıda reformdan bahsediliyor. Adalet bakanı yargı bağımsızdır diyor. Yargının kendi içerisinde adalet sağlanmadan yargıda reform nasıl yapılacak? Anayasa mahkemesinin kararını bir alt mahkeme tanımıyor. Adalet bakanlığı bütçesi görüşülürken AKP Milletvekili Cengiz Aydoğdu söz alıyor. İktidar “hukuk ta yeni bir reform dönemi başlatıyoruz” diyor. Bu milletvekili “şeriat kelimesinden korkarız, hayır, öyle değildir, şeriat bizim hukukumuzdur” diyor. Bunu söyleyen laik Türkiye Cumhuriyeti devletinin milletvekili. Hani yargıda reform nerede kaldı.
CHP Milletvekilinin verdiği cevaptan sonra. “Ben demedim” diyor. Sözleri tutanakta yer alıyor. İktidar yargıda reform yapacağız diyor. Milletvekilleri Şeriat hukuku bizim hukukumuz diyor. Gelin bu işin işerisin den nasıl çıkılacağını siz söyleyin. Kafalarından şeriat kelimesini bir türlü atamadılar. Göğsünü gere, gere meclis kürsüsünden söyleyeceğini söylüyorsun. Pardon ben şaka yaptım mı diyeceksin? Bir insanın ne ise fikri odur zikri. Bu ülkenin şeriata dönme gibi bir düşüncesi yoktur. Olmayacaktır da! Buda böyle biline. Saygılarımla.
Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere! NE MUTLU TÜRKÜM DİTENE!
11 -12 -2020 Mustafa KOÇAL