Recai ÇEVİK

Tarih: 06.11.2025 17:56

Özgürlük, eşitlik, adalet masalı

Facebook Twitter Linked-in

Devrimlerin üç ölümsüz, bitimsiz isteğidir.

Özgürlük…

Eşitlik…

Adalet…

İnsan soyunun var oluşundan bu yana istediği ama bir türlü ulaşamadığı en güzel düş.

X         X         X

Eşitlik, insanın doğuşu ile birlikte zaten yok oluyor.

Eşitsizlik, insanın doğuşu ile başlıyor.

Toplum denilen insan birlikteliğinde, ekonomik, kültürel, sosyal yaşamsal eşitsizlikler varken, eşitlik anlayışı, kavramı, düşü asla gerçekleşemez.

X         X         X

İnsanın kurguladığı tüm yasalar da, insanlar arası eşitsizliği korumak için/adına yapılır.

Yasalar, eşitsizliğin yasasıdır.

X         X         X

Özgürlük mü?

Ne özgürlüğü?

Neyin özgürlüğü?

Neden özgürlük?

Yasaların olduğu, yasalarla sınıflandırılmış bir toplumda özgürlük yoktur, olamaz. 

Kimlere, ne kadar, neden, niçin özgürlük verileceği, o ülkenin egemenleri tarafından saptanır. 

Bilge insanların istediği özgürlükle, sıradan insanın istediği özgürlük arasında dünya kadar fark vardır.

Hangi özgürlük?

Kime, ne kadar özgürlük?

Egemenlerin belirlediği sınırların özgürlüğü, özgürlük mü?

Dünyada hiç olmayan ama hep kavgası verilen bir büyük düş…

Ey, özgürlük!

X         X         X

Adalet düşü…

Gözleri bağlanmış adalet tanrıçasının o güzel düşü.

Zavallı tanrıça.

Kimsenin umurunda değil, elindeki terazi.

Adalet dağıtmak egemenlerin, güçlülerin elinde.

Onların gözlerinde bağ da yok, terazinin kefeleri de dengesiz.

Adaleti ki, eğer varsa, onlar dağıtıyorlar.

Adaleti arayanlar da, adaleti sokakta arıyorlar. 

Yok olan adaleti!

X         X         X

Ama tarihte de hep böyleydi.

Özgürlük, eşitlik, adalet hep arandı, durdu.

Hâlâ arıyor insanlık.

HİÇ OLMAYAN DÜŞLERİNİ…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —